Cemaziyülevvelini Bilmek
Eskiden bir devlet dairesinde çalışan, kıt kanaat geçinen bir memur varmış.
Evrakların konduğu çuvallar ıskartaya çıkarılınca, bunlardan bir kısmını eve götürür, eşi de bu pamuklu dokumadan imal edilmiş çuval eskileriyle, ev halkına iç çamaşırı yaparmış.
Çuvalların üzerinde resmi damgalar, işaretler ve yazılar olurmuş. Kadıncağız da bu kısımları mümkünse kesip atar, hiç olmazsa görünmeyecek yerlere denk getirerek dikermiş.
Çuvallardan birinde evrakın ait olduğu ayın adı olan cemaziyülevvel yazısı varmış. Bu yazının olduğu yeri arka tarafa denk getirerek bir fanila yapmış. Adam da bunu giyerek ise gitmiş.
Aksilik olacak ya, iş yerinde kıyafet değiştirip is elbiselerini giyerken arkadaşı bu yazıyı görmüş ama hiçbir sey söylememiş. Zira o dönemlerde pek çok memurun durumu bu şekildeymiş.
Gel zaman git zaman, adam emekli olmuş, uzak akrabalardan birinden bir mirasa konmuş. Hali vakti düzelmiş, sağda solda atıp tutmaya başlamış :
"Biz şöyle köklü aileyiz, şöyle sefalar sürerdik, bugünkü halimiz de birşey mi?" demeye baslamış.Yine böyle atıp tutarken, vaktiyle birlikte çalıştiği o arkadaşı da yanındaymış.
Hafifçe kulağına eğilip :
"Bırak bu boş sözleri, ben senin cemaziyülevvelini bilirim" demiş.