škodaturkey.com
Biz bir aileyiz...

Sevdiğimiz Şairler ve Şiirleri

0 Üye ve 10 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fenomen

  • OCTAVİA 1.6 FSİ 115 PS
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 10534
    • Profili Görüntüle
Bir Yusuf Masalı

başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
bakıp başkasının başkayla kurduğu bağlantıya
aşka dair diyoruz ilk anı bu olmalı
ilk önce damarlarımızda duyuyor çağıltısını
uzak iklimlerin
kokusu gitmediğimiz şehirlerin önceden
bir baş dönmesiyle kabarıyor hafızamızda
sonra ayrılıklar düşüne dalıyoruz
bize ait olan ne kadar uzakta!

İsmet Özel
2005 OCTAVİA A5 ELEGANS 1.6 FSİ


Çevrimdışı Burak35

  • Kıdemli Üye
  • ****
    • İleti: 427
    • Profili Görüntüle
BÖYLE BİR SEVMEK

     ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
azıcık okşasam sanki çocuktular
bıraksam korkudan gözleri sislenir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir

hayır sanmayın ki beni unuttular
hala arasıra mektupları gelir
gerçek değildiler birer umuttular
eski bir şarkı belki bir şiir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir

yalnızlıklarımda elimden tuttular
uzak fısıltıları içimi ürpertir
sanki gökyüzünde bir buluttular
nereye kayboldular şimdi kimbilir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir.
  Attila İLHAN


Çevrimdışı BuRZuM0765

  • Tam Üye
  • ***
    • İleti: 202
    • Profili Görüntüle
Animasyon başarısız; ama şiir beni her zaman etkilemiştir...

[YOUTUBE]NubDy2vHObQ&feature=related[/YOUTUBE]
[SIGPIC][/SIGPIC]1.2 HTP Ambiente Dinamik
Kapuçino Bej


Çevrimdışı ozencan43

  • Tam Üye
  • ***
    • İleti: 219
    • Profili Görüntüle
Sakarya Türküsü
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük! ..
 
Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
 
İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.
 
Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!
 
İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolunun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!
 
Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..
 
(1949)

Necip Fazıl Kısakürek
[/B]
 
 
kendi sesinden dinlemek isteyenler için link:
(benim uğraşmama gerek kalmadı sağolsun gooo)
 
http://www.dailymotion.com/video/xco0im_necip-fazyl-kysakurek-sakarya-turku_music
« Son Düzenleme: 12 Mayıs 2011, 23:48:41 Gönderen: ozencan43 »


Çevrimdışı ozencan43

  • Tam Üye
  • ***
    • İleti: 219
    • Profili Görüntüle
sessiz gemi
 
 
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
 
 
Yahya Kemal Beyatlı


Çevrimdışı Burak35

  • Kıdemli Üye
  • ****
    • İleti: 427
    • Profili Görüntüle
GİDİŞİNİ ANLATIYORUM
 
sen gidiyorsun ya işine yetişmek için
saçlarını, gözlerini, ellerini
neyin varsa toplayıp gidiyorsun ya
her seferinde bir şey unutuyorsun sıcak
termometrede yükselen çizgi
kimbilir nerelerde soğuyorsun

senin gözbebeklerin var ya kadın kadın gülen
insan insan bakan gözbebeklerin
beni tutsa tutsa gözlerin tutar ayakta
beni yıksa yıksa gözlerin yerle bir eder

ne gelirse onlardan gelir bana
çalışma gücü yaşama direnci
mutluluk gibi kazanılması zor
mutluluk gibi yitirilmesi kolay

bir açarsın ki mutluyum
bir kaparsın ki herşey elimden gitmiş
  Rıfat ILGAZ


Çevrimdışı Burak35

  • Kıdemli Üye
  • ****
    • İleti: 427
    • Profili Görüntüle
SESSİZ GEMİ

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden

Yahya Kemal BEYATLI


Çevrimdışı Burak35

  • Kıdemli Üye
  • ****
    • İleti: 427
    • Profili Görüntüle
SIVAS YOLLARINDA

     Sıvas yollarında geceleri
  Katar katar kağnılar gider
  Tekerleri meşeden.
  Ağız dil vermeyen köylüler
  Odun mu, tuz mu, hasta mı götürürler?
  Ağır ağır kağnılar gider
  Sıvas yollarında geceleri.

     Ne, yıldızlar kaynaşır gökyüzünde,
  Ne, sevdayla dolar taşar gönüller,
  Bir rüzgâr eser ki bıçak gibi
  El ayak şişer.
  Sıvas yollarında geceleri
  Ağır ağır kağnılar gider.

     Kamyonlar gelir geçer, kamyonlar gider
  Toz duman içinde,
  Şavkı vurur yollara,
  Arabalar dağılır şoförler söver,
  Sıvas yollarında geceleri
  Katar katar kağnılar gider.

     Cahit KÜLEBİ


Çevrimdışı Burak35

  • Kıdemli Üye
  • ****
    • İleti: 427
    • Profili Görüntüle
AŞK ADAMI
 
Dolaştığım denizlerce düşünüyorum,
Bineceğim son gemi değil midir
Hayır sahibi omuzlarda giden tabut.
Herkes gibi teselliye muhtaç olsaydım eğer,
Derdim ki: 'Elbet bir ağlayanım olur benim de;
Ramazan geceleri Yasin okuyanım,
Baharda kabrime menekşe getirenim de.'

Fakat bütün bunlar da olur,
Yine tasa etmem,
Yine kırılmam kimseye.
Ben aşk adamıyım,
Sevmeye geldim insanları,
Gönlümle, elimle, kafamla sevmeye;
Hesapsız, karşılıksız,
Ayrılık gayrilik gözetmeden.
Gün gelip gidersem şayet,
Öyle severekten gideceğim ki,
Karanlık kıyılardan bile olsa,
Candan selamlarım,
Civarımdan geçecek gemileri;
Güneşli gemileri;
Şarkılı gemileri;
İçlerinde kendim varmışım gibi!
 
Cahit Sıtkı TARANCI


Çevrimdışı Burak35

  • Kıdemli Üye
  • ****
    • İleti: 427
    • Profili Görüntüle
HAZAN BAHÇELERİ

   [FONT="]Kalbim yine üzgün, seni andım da derinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Yorgun ve kırılmış gibi en ince yerinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden


Senden boşalan bağrıma gözyaşları dolmuş
Gördüm ki yazın bastığımız otları solmuş
Son demde bu mevsim gibi benzimde kül olmuş
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden

[/FONT]   [FONT="]
Yahya Kemal BEYATLI
[/FONT]


Çevrimdışı Burak35

  • Kıdemli Üye
  • ****
    • İleti: 427
    • Profili Görüntüle
OTUZBEŞ YAŞ ŞİİRİ
 
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında
 
Cahit Sıtkı TARANCI


Çevrimdışı Burak35

  • Kıdemli Üye
  • ****
    • İleti: 427
    • Profili Görüntüle
RÜZGAR
 
Şimdi bir rüzgâr geçti buradan
Koştum ama yetişemedim.
Nerelerde gezmiş tozmuş
Öğrenemedim.

Besbelli denizden çıkıp
Kıyılar boyunca gitmiştir.
Tuz kokusu, katran kokusu, ter kokusu
Yüreğini allak bullak etmiştir.

Sonra başlamış tırmanmaya dağlara doğru
Bulutları koyun gibi gütmüştür,
Okşayıp otları yaylalarda
Büyütmüştür.

Köylere de uğradıysa eğer
Islak, karanlık odalarda beşik sallamıştır
Güneş altında çalışanlara
İmdat eylemiştir.

Sonra başlayıp alçalmaya ovalara doğru,
Haşhaş tarlalarında eflatun, pembe, beyaz,
Kıraçlarda mavi dikenler...
Toz toprak gözlerine gitmiştir.

Kentlere de uğramış ki yanımdan geçti,
Haşhaş çiçeğine benzer kızlar görmüştür.
Bir gülüş, bir tel saç, allık pudra
Alıp gitmiştir.

Şimdi bir rüzgâr geçti buradan
Koştum ama yetişemedim.
Soraydım söylerdi herhalde
Soramadım.
 
Cahit KÜLEBİ


Çevrimdışı Burak35

  • Kıdemli Üye
  • ****
    • İleti: 427
    • Profili Görüntüle
KİMİ SEVSEM SENSİN

     kimi sevsem sensin / hayret
  sevgi hepsini nasıl değiştiriyor
  gözleri maviyken yaprak yeşili
  senin sesinle konuşuyor elbet
  yarım bakışları o kadar tehlikeli
  senin sigaranı senin gibi içiyor
  kimi sevsem sensin / hayret
  senden nedense vazgeçilemiyor

     her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet
  sarışın başladığım esmer bitiyor
  anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
  dudakları keskin kırmızı jilet
  bir belaya çattık / nasıl bitirmeli
  gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
  kimi sevsem sensin / hayret
  kapıların kapalı girilemiyor

     kimi sevsem sensin / senden ibaret
  hepsini senin adınla çağırıyorum
  arkamdan şımarık gülüşüyorlar
  getirdikleri yağmur / sende unuttuğum
  hani o sımsıcak iri çekirdekli
  senin gibi vahşi öpüşüyorlar
  kimi sevsem sensin / hayret
  in misin cin misin anlamıyorum

     Attila İLHAN


Çevrimdışı Burak35

  • Kıdemli Üye
  • ****
    • İleti: 427
    • Profili Görüntüle
ANNEM İÇİN

Bir günümüz bile sensiz geçmezken
     
            Şimdi mezarına hasretiz anne...
 

     Issız bir mezarlık, kimsesiz bir yer
  Gölgesinde ulu, loş bir mâbedin
  Bir yığın toprakla bir parça mermer
  Sırrıyla haşr olmuş orda ebedin.

     Bir yığın toprakla bir parça mermer,
  Üstünde yazılı yaşınla, adın;
  Baş ucunda matem renkli serviler
  Hüznüyle titreşir sanki hayatın.

     Seni gömdük anne yıllarca evvel
  Göz yaşlarımızla bu ıssız yere
  Kimsesiz bir akşam ziyaya bedel
  Matem dağıtırken hasta kalblere.

     Kimsesiz bir akşam, ezelden yorgun
  Hüznüyle erirken Dicle de sessiz,
  Öksüzlük denilen acıyla vurgun
  Bir başka ölüydük bu toprakta biz.

     Ahmet Hamdi TAŞPINAR


Çevrimdışı Burak35

  • Kıdemli Üye
  • ****
    • İleti: 427
    • Profili Görüntüle
SENİ BEKLERKEN
  Seni beklerken
  birtanem,
  Bir tane düşündüm.

     Gözlerin kadar güzel,
             ışığın kadar aydınlık

     Bulamadım.

     Seni beklerken bir tanem
             düşümü bekledim
                         gerçeğimi yaşadım.

     En güzel beklemek
             en güzeli beklemek
                                      idi
                         seni beklemek.

     Ve en güzel dut ağacının altında
             beklerken seni bir tanem
                         dünü düşündüm
                                      evvelsi günü

     Dün Hiroşima
             evvelsi gün tiner
                         ve sevgisiz eller.
  Ellerini düşündüm bir tanem
                                      seni beklerken
  bir çocuk düşü kadar yumuşak
                                      ve sevgi dolu

     Beklerken seni bir tanem
             bir tane düşledim
                                      ellerin
             bir gerçeğimiz
  çocuklar
             ve yüreğimizde
                                      umutlar

     Seni beklemek
             sana kavuşmak bedelli
                         en güzel işti
                                      yaptığım.

Abdullah ANAR