škodaturkey.com
Biz bir aileyiz...

230.4

Ziyaretçi · 35 · 22769

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ugur A.

  • Ziyaretçi
                                 Mercedes-Benz 230.4 (1972)



İnsanların, en azından kuşağımın otomobilleri fark edip tanımaya  başladığı andan itibaren ayırımı net biçimde yapabilmesini sağlayan bir  unsurdur o burnunda taşıdığı yıldız. Mercedes’ler hiç bir otomobille  karıştırılmaz, hemen anlaşılır. Herhangi bir markaya benzetildiği de  olmaz. Olursa da çok zorlama olur, benzetmek için yapılmış gibi… Benim  için Mercedes, 1968’den 1976’ya W114 ve W115 gövde kodlarıyla üretilen,  yumuşak gövde hatlarının yerini net köşelere bıraktığı, 1970’lerin  sembollerinden sayılan bu modelle başlıyor. Öncesinin döneminde  yokmuşum. Dışardan bakıldığında fark edilmemesi imkansız birkaç unsur  var; tabii ki önünde ışıldayan yıldız, burnundaki kromajlı ızgara -ki  çocukluğumuzda ismi panjur idi!- ve iri iri gözleri… Kaba hatların  zarafeti bu olmalı! İşte bunlardan dolayı karıştırılma ihtimali yok. Ama  tüm Mercedes-Benz modellerinin benzersizliğinin sadece görünümünden  ibaret olmadığını iyice kavramak  için birlikte gün geçirmek  gerekiyormuş! Zira varılan sonuç, bugün yollarda hayranlıkla izlediğimiz  Mercedes’lerin atalarının da kusursuz sürüş özelliklerine sahip olduğu  yönünde!             
                 
           


 



 Önünde Mercedes’in 1926’dan itibaren kullanmaya başladığı 5. nesil  yıldızı taşıyor. Hani bir Mercedes sahibi olmayanların en çok da “toplu  taşımacılığın yıldızı” O302 otobüslerden tanıdığı çevresi çelenkli şık  yıldız!.. Bu model, 1970’lerde Almanya’ya çalışmaya gidip dönenlerin  çokluğunun da etkisiyle oldukça yaygın görülen bir otomobil. Artık  İstanbul’da pek rastlanmıyor ama özellikle Anadolu’da, korunuyor,  kollanıyor, itibar görüyor ve de satışlarda yaşına göre ciddi paralar  ediyor. Son dönemde bu söylediğimle çelişki yaratacak çapta olmayan bir  gelişme var; İstanbul’da W115 Mercedes’ler ve BMW 2002’ler gençlerin  yeni trendi haline gelmeye başladı. Orijinalliği korunarak yenileniyor  ve bir kült otomobile sahip olmanın tadı çıkarılıyor… Ne var ki bu  otomobilin fonksiyonel olarak asıl rağbet gördükleri yer Anadolu  şehirleri. Sahip olan satmak istemiyor, ailenin üyesi gibi yaşatıyor…  İlk sahibinin hatasız bir şekilde koruduğu W115 Mercedesler bile bulmak  pek de zor değil… Tipik Mercedes’in zaman kavramsız yaşam geleneğini  güçlendiren bu sarışın da uzun ömrü boyunca formunu korumakta pek  zorlanmamış görünüyor. Gayet diri ve her an uzun yola çıkılabilecekmiş  kadar formda…
 Ammaa!!!
 1975-85 arası Mercedes sahiplerinde Doğan görünümlü Şahin modası  vardı, otomobil paslanmadan dolayı kaporta revizyonuna girdiğinde birkaç  şey elden geçirilirdi:
 1-      Kelebek camı iptal, yeni cam ve içten kumandalı büyük dikiz aynası
 2-      Farlar/stoplar!
 3-      Tampon
 4-      Direksiyon simidi (kemikli yerine yumuşak, kalın olan)
 Bizimkinin de o kurbanlardan biri olduğunu düşünüyorum! Zira 1973  Ağustos’tan itibaren (1974 model) 230.4 ve 230.6 modelleri çıkmış. Ocak  1968 – 73 temmuz arası ön kelebek camlı, oluksuz düz formlu stop  lambalı, dar panjurlu ve ön plaka tamponun altında olan model üretilmiş.  Üstelik onların direksiyonları ince plastikten ve ortasında yarım daire  şeklinde bir de korna çemberi bulunuyor. Bu otomobil, 74-76 arası bir  model yılından parçalarla görünüm tazelemiş.


 
 
Ah o kapının sesi
Elimde 1972 model Mercedes-Benz’in anahtarları var, öyle bugünkü gibi  tek kart ya da anahtar değil, neredeyse marş için ayrı, kapılar için  ayrı, bagaj için ayrı anahtar! Ama sahip olduğu plastikle en fiyakalı  duranı, tabii ki motoru çalıştırmak için! Ama dur, önce etrafında bir  turlamalıyım. Henüz yenilenmiş lastikler, tertemiz bir boya, çiziksiz  camlar… Birbirini kucaklamış görünen silecekler bile gözüme çok şık  görünüyor. Camdaki temizleme alanı açısından değerlendirince de gayet  verimli. Ama öndeki kazanç arka camdaki rezistans tellerinin  kalınlığıyla kaybedilmiş gibi! Nerede şimdiki mikron düzeyindeki teller…
Güzel bakıldığı belli, aksaklıklarını görüyorum ufaktan ama mesele  yapmıyorum, genel vaziyet gayet yerinde. Kapıyı açıyorum, içeri geçip  kapatıyorum. Hemen açıp dışarı çıkıyorum. O kadar çabuk oluyor ki bu,  dışardan bakan fotoğrafçım “içerde yılan mı vardı?” diyor gülerek.  Eğilip kapı kilidine bakıyorum, inceliyorum detaylıca. Nasıl 38  yaşındaki bir otomobilin kapısı bu kadar güzel bir sesle açılıp  kapanabilir? Anlaşılır gibi değil… Her detayında ben bugünün  Mercedes’lerinin alt yapısına dair ipuçlarını keşfedeceksem daha yola  çıkmadan akşam olur… Yeniden makama geçiyorum, usulca çekiyorum kapıyı,  aynı mekanik beste, harika! Koltuklarda sıkıntı var, döşeme yenilenmiş  ama kafalığa galiba kumaş yetmemiş, biraz eğreti kalmış, soruyorum  sahibine hemen, “Hepsi yenilenecek kumaş bekliyoruz” diyor. Ferah,  aydınlık güzel bir yerdeyim. Hareket ettiğimde böyle bir mekanda  dolaşacak olma fikri heyecanlandırıyor.


 
 
DEF meselesi!
Kontak direksiyonun arkasında, kokpitte… Hani şu çarpmalarda diz  yaralanmalarına yol açtığı için Saab’larda vites kolunun arkasındadır  ya, en az onun kadar ilginç bir yaklaşım. Zaten kontak yeri olarak bir  de Porsche’in kokpitin sol tarafı takıntısını bilirim☺ Gerçi 1970’lerde  Peugeot’ların da direksiyonun solundaydı ama sonra sağa aldılar… Ta ki  kartlı sistemler çıkana dek de orada kaldı… Kokpitin yapısı gayet  minimalist. 1960’ların sonundaki Mercedes-Benz göstergeleri, biraz  geliştirilerek yerini almış… Yine devir saatsiz bir gösterge tablosu…  İri rakamlı hız göstergesi, ortada da saat. Olmazsa olmaz. Öyle ya,  eskiden bugünkü kadar her yerde saat yoktu… Soldaki göstergenin içinde  ışıklı park freni, yakıt uyarısı ve akü uyarılarının yanısıra hararet,  yağ basınç ve yakıt tankı ibreleri yer alıyor. Döneminin komplike  ünitelerinden olmalı… Havalandırma kumandalarında renkler kullanılmaya  başlanmış, mavi soğuğu, kırmızı sıcağı sembolize ediyor. Zaten o  yıllarda netleşen renkler, günümüze kadar da uzanmış. Havalandırma  kanalları ve ısı kumandalarının pratik kullanımı dikkat çekiyor. Eskiden  beri Mercedes-Benz otomobilleri ve otobüslerinde DEF kısalmasını görür  ve meraktan çatlardım. Bu otomobilde de var, biraz inceleyip kafa  yorunca 25-30 yıllık mesele son buluyor ve onun soğutmayı simgelemek  için DEFrost’tan geliştirildiğini öğreniyorum. Çok pratik!!! Bu çok  bilinen bir şeyse pardon derim ama ben bu üç harfi yanyana bindiğim son  O302’de bırakmıştım… Sembolik ikonların keşfi daha çok 1980’lerde  yaşanmıştı.


 



 Kokpitin sadeliğini bugünkü C Serisi ile yanyana koyduğunuzda aslında ne  kadar benzer ilkelerin korunduğu hemen göze çarpıyor. Sürücüyü  uğraştırmayacak kolay kullanımlı unsurlar, soft touch parçalar, sadelik…  Bu büyükbabanın kromajlı aksamları ise 1970’lerin altını çiziyor.  Direksiyon simidini öne çıkarmalıyım, zira o dönem bu otomobilin  ağabeyleri de dahil bütün markalar kemik gibi sertleştirilmiş  plastikleri tercih ederken Mercedes-Benz W114-115 ailesiyle yumuşak  plastiği benimsemişti. İnsanda hiç bırakmama isteği uyandıran bir  direksiyon simidi… Çevirmeye kalkışınca tabii ki hidrolik direksiyonun  icadına bir kez daha şükrediyorum! Aynalarımı ayarlıyorum, her iki taraf  da manuel ve tabii ki kör nokta açısı bulunmuyor! Camlar bile manuel,  ne elektrikli aynası! İç ayna da otomatik olarak kararmıyor, ama her  biri o kadar güzeller ki! Yalnız araç sahibinin camcıda kestirdiği  anlaşılan aynaların orijinallerini bulması gerekiyor!


 
 
Park freni bırakmıyor!
Motoru çalıştırıyorum, sağlıklı bir ses geliyor. Yine 4 vitesli bir  otomobille karşı karşıyayız. Kalkış yapmadan kolla biraz oynuyorum,  joystick misali tıkır tıkır geçiyor. Hele geri, kolu yarım santim yukarı  kaldırıyorsunuz, 1’in sol yanında… Peki, kalkış vakti… Yumuşacık  debriyaj pedalını bırakıyorum usulca. Gitmiyor. Evet atladığım bir şey  var, koltuklar arasında park freni kolu yok ama tutuyor işte… Bugünkü  Mercedes modellerinde olduğu gibi park freni ayakla kumanda ediliyor.  Debriyajın da solunda bir küçük pedal daha var, ayakla basarak devreye  alınan sistem, kokpitin solunda -unutturmamak istercesine!- kocaman bir  kolla devreden çıkartılıyor. Dönemin trendi doğrultusunda cam suyu  püskürtmek için de bir pedal mevcut! Çekiyorum ve sarı Mercedes  ilerlemeye başlıyor. İlk 5-6 dakika heyecanla tanışıyoruz karşılıklı,  ayağımın altında yumurta varmış gibi basıyorum pedala, kırmayalım. Bu  tanımı ekonomik kullanım için kullanırız ama ben incitmemek için de  uygun gördüm. Gayet ağırbaşlı tavırlar, gaz seviyesini abartmayınca  sessizce işini yapıyor motor. Gövdenin formu kıyafetin ütülü olmasından  ibaret değilmiş, kabinde tıkırdayan hiçbir şey yok, ağırbaşlı ve zarif  bir şekilde süzülüyorum. Gözüm hep yıldızda ama, aksi mümkün değil ki,  sanki yol gösteriyor. Kimin aklına geldiyse muhteşem bir keşif yapmış.  İnanılmaz iyi hissettiriyor. Tabii bunda bugüne kadar ki Mercedes-Benz  imajını çok iyi bilmemin de payı olmalı ama otomobilin burnuna  1910′larda koyulan bu yıldızın o zamanlar nasıl hissettirdiğini  düşünmeyi denesenize! Hele kimi markalar radyatör kapağıyla  geçiştirirken!


 
 

Hızımı artırdıkça Mercedes de reddetmiyor, seviyeli bir birliktelik  yaşıyoruz!.. Gaz tepkileri çok keskin değil ama zaten performans gibi  bir iddiası da yok, motor hacmi büyük ama gücü belli! Bugünün  standartlarının çok uzağında. Yine de 2., hatta 3. viteste tam gaz  verince arkasını yere bastırıyor ve burnunu kaldırarak etkileyici  şekilde hızlanıyor… 2.3 litrelik üstten tek eksantrikli motorun  ekonomiği bu işte, 4 silindirlisi, 230.4. Halk arasında ikiyüzotuzadört  denilen… Bunun bir de 6 silindirlisi var, 230.6… Yakıt olarak değilse de  fiyat olarak daha ekonomik olan bu!
 Capri’si, Impala’sı, 504’ü…
Hiç keşke dedirtmiyor, kesintisiz hızlanıyor, kıvraklık beklememek lazım  ama güç bandı gayet verimli. Motor 8 supaplı ve alt devirleri  gösteriyle değil de 1.4 tonluk gövdeyi harekete geçirmek için vazife  başında geçiriyor, eğlence sonradan geliyor. Teknik spesifikasyonlara  bakınca 186 Nm’lik maksumum torku 2800 d/d’de veriyormuş ki, kalktıktan  sonra giderim anlamına geliyor bu… çok keyifli. Zaten vites oranları  gayet uzun uzun, şanzıman 4 ileri vitesten oluştuğu için her vitesi doya  doya kullanmak en iyisi, bu zaten otomobili maksimum hızına kadar  taşımaya yetiyor. Zaten yapacak başka bir şey de yok. 0-100 km/s  hızlanması 13.7 saniye olarak veriliyor. Otomobil ilerlemeye başladıktan  sonra kendisini hiç merak ettirmeyen bir derece bu. Hissettirdiği  denge, tutunma kararlılığı tarifsiz. Bu yıllara ait Ford Capri’den  Peugeot 504’e, Chevrolet Impala’ya, Camaro’ya birçok otomobil kullandım,  diyebilirim ki böylesini görmedim. Güçleri bir değil ve akran  olmayabilirler ama tümüne göre arkası daha stabil. Hem konforlu hem  kararlı bir tutunuş gösteriyor. Tabii şimdi daha iyi anlıyorum 1980’lere  geldiğimizde 190 modelinin neden bu kadar oturaklı olduğu… Eminim ki,  aynı şey 1950’lerde SL ile başlayıp kademe kademe bugünkü noktaya  birbiri üzerinde yükselerek gelmiş…


 
 

Geçmişin efsanesi olan arkadan itişli otomobillerde o “arkayı yere  bastırma” olayı, gücü hissettirmesi açısından çok zevkli ama günümüzün  modern süspansiyonlarıyla asla meydan verilmeyen bir durum. 170 km/s’lik  maksimum hız öngörülen 230.4, bunu en küçük bir zorlanma belirtisi  göstermeden gerçekleştirebilen bir otomobil oldu. Yani yaşına göre gerek  motor gerekse süspansiyon kondisyonu hayli yüksek. Hızlı kullandığım  anlarda aklıma “gurbetçi”lerin Avrupa dönüşünde yaşadıkları konforu  düşündüm, hele W116 gövdelerde 280S (ve üstü) gibi versiyonlarla yaşanan  performans sürüşlerini düşündüm. Ama Türkiye’nin Avrupa’ya bağının  gidiş gelişten ibaret E5 karayolu üzerinden sağlandığı aklıma geldi ve  yaşanan trajik kazaları hatırlayıp gülümsemeyi kestim. Hele yüzey  ıslaksa acemi ellerde arkadan itişli otomobiller -biraz da hızlıysa- ne  dertler açabilir…
 Arka kapı kilidi nostaljisi!
Otomobille yol testimi tamamlayıp kafamdaki soru işaretlerinin  cevaplarını aldıktan sonra park edip incelemeye devam etmek istiyorum.  Bana biraz ruhsuz gelen fren pedalına basıp sakince yavaşlıyorum,  durunca da en soldaki küçük pedalla park frenini devreye alıyorum. İnip  arka kapıya saldırıyorum, arkaya oturup bir bakayım diye… Tabii ki  açılmıyor! Fazla alışmışız merkezi kilit kolaylığına… Hemen 20 yıl  önceki bir uygulamayı hayata koyup ön kapıyı açıp arkaya uzanıp kapının  kilidini açıyorum, çok nostaljik! Aslında o kadar eski olmamalı, ben mi  hep yüksek donanımlı otomobiller kullanmışım ki.. Çok alışmışım…
Kaputu açıyorum, boylamasına yerleşimli 4 silindirli motor tertemiz  duruyor. Detaylara bakınca izolasyon malzemelerine kadar iyi korunmuş  bir otomobille karşı karşıya olduğumu anlıyorum. Kabindeki yeterli  sessizliğin sırrı anlaşılıyor. Malzeme bolluğu bu işte… Yüksek tonajlı  kaputu indiriyorum.
Yine bir keyif gününü daha tamamlıyorum. Mercedes-Benz 230.4 ile  vedalaşıp uzaklaşmaya başlıyorum. Biraz ilerden dönüp baktığımda yıldızı  ışıldıyor, sanki bana göz kırpıyor, gülümsüyorum. Bu yıldızın arkasında  en yakın zamanda tekrar buluşalım…


 
 

Alıntı : http://i-motoring.com/mercedes-benz-230-4-1972


octaviaman

  • Ziyaretçi
Paylaşım için teşekkürler..
Ortada ki yıldızın duruşu,Yol kusurlarının içeriden az hissedilmesini sağlayan süspansiyon yapısı,tank gibi sağlam oluşu,Kapıların kapanma sesi, devirlendikçe saldıran motor gücü,bastıkça aracın yere oturması,direksiyon tam tur yapınca tekerin yatması ,park freninin ayakla kurulması,verdiği güven ve konfor hissi unutamadıklarım arasında....
Zaten Ben de olduğu gibi ilk arabanız bu tarz bir şey olduysa bir çok arabaya direkt olarak teneke der geçersiniz.Kolay kolay her arabayı beğenmezsiniz.


Çevrimdışı G.Antep Şubesi

  • Kötü Caddy
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 1711
    • Profili Görüntüle
Abi Allah senden razı olsun :ok:


octaviaman

  • Ziyaretçi
Ayrıca motor kaputunun 45 ve 90 derece açılma özelliği yok mu buna deliriyorum.


Ugur A.

  • Ziyaretçi
Alıntı yapılan: G.Antep Şubesi;282977
Abi Allah senden razı olsun :ok:
Cümlemizden.


Çevrimdışı lrfan

  • Yönetici
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 30185
    • Profili Görüntüle
    • http://www.skodaturkey.com
230.6 olsun yahu, kafa kaldırsın gaz verince, bu kaça?  :)


Çevrimdışı FF

  • Y A R D I R K I N G
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 7364
    • Profili Görüntüle
Enfes bir arabadır bu, kullanımı diğer eski klasiklerine göre daha da kolay olduğu için çok tercih edilesidir. En düz 200'ü bile çok güzel kafa kaldırır, çok güzel yol alır. Bin fizan'a git, tık demez, ne yorar adamı ne üzer :) Mercedes ve diğerleri sözünün boş olmadığını gösterir :)


Ugur A.

  • Ziyaretçi
Alıntı yapılan: lrfan;282998
230.6 olsun yahu, kafa kaldırsın gaz verince, bu kaça?  :)
230.6' lar çift karbüratörlü ve karbüratörleri senkronize çalıştırmak, ayarlayabilecek usta kıtlığı nedeniyle zor ve tüketim inanılmaz rakamlara çıkar an itibariyle.
Alıntı yapılan: FF;283025
Enfes bir arabadır bu, kullanımı diğer eski klasiklerine göre daha da kolay olduğu için çok tercih edilesidir. En düz 200'ü bile çok güzel kafa kaldırır, çok güzel yol alır. Bin fizan'a git, tık demez, ne yorar adamı ne üzer :) Mercedes ve diğerleri sözünün boş olmadığını gösterir :)
Rahmetli 1975 200 almıştı. Askerden izne geldiğimde kullanmıştım. Direksiyon hidroliğini boşaltmıştı yola zibidi.:D


Çevrimdışı kaptan52

  • Benz
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 1768
    • Profili Görüntüle
Hayattaki En Büyük Aşkım... Hala Aramaktayım. W115 Olsunda 230.4 230.6 Farketmez.. Ne 2011 VW Ne 2011 Ford Da Bundaki Konfor Yoktur Buna Binenin Hayatı Değişir.. Kullanırken O Logoya Bakmak Bir Ayrıcalıktır..
W115 Bir Hastalıktır




Çevrimdışı G.Antep Şubesi

  • Kötü Caddy
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 1711
    • Profili Görüntüle
Aynen öyle Ersin Bey w115 çok çok başka bir araba.
Yıldızın bir amacı da uzun olan kaputun nerede bittiğini şoföre gösterebilmek :)


Ugur A.

  • Ziyaretçi
Alıntı yapılan: G.Antep Şubesi;283661
Aynen öyle Ersin Bey w115 çok çok başka bir araba.
Yıldızın bir amacı da uzun olan kaputun nerede bittiğini şoföre gösterebilmek :)
Koş:
http://www.sahibinden.com/ilan/vasita-otomobil-mercedes-benz-bekereci-otomotiv-den-230-6-lpg-li-emsalsiz-bakimli-63559986/detay/


Çevrimdışı G.Antep Şubesi

  • Kötü Caddy
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 1711
    • Profili Görüntüle
Aman yarabbi :spr:
 
Aaah ah geç çıkmasam gidip bakardım :(
« Son Düzenleme: 21 Kasım 2011, 18:18:17 Gönderen: G.Antep Şubesi »


Çevrimdışı kaptan52

  • Benz
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 1768
    • Profili Görüntüle
10000 E Değermi ?

Benceeee :S Değer...


Bunun Devir Saatlisini Buldukmu Kaçırmamak Gerekir :D

76 Model Arabanın 4 Frenide Disk Direksiyonu Hidrolik Merkezi Kilit Var


« Son Düzenleme: 21 Kasım 2011, 18:42:08 Gönderen: kaptan52 »


Çevrimdışı G.Antep Şubesi

  • Kötü Caddy
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 1711
    • Profili Görüntüle
Benim baktığım bir tanesinde (1975) klima ve sunroof vardı.


Çevrimdışı kaptan52

  • Benz
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 1768
    • Profili Görüntüle
Boşuna Mercedes Ve Diğerleri Dememişler :D
O Kadar Şey Bulunuyor Ama Sağ Ayna Maalesef Opsiyonel :)