škodaturkey.com
Biz bir aileyiz...

Ayrton Senna

FF · 10 · 1485

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı FF

  • Y A R D I R K I N G
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 7364
    • Profili Görüntüle
Ayrton Senna (tam adıyla Ayrton Senna da Silva) ( d. 21 Mart 1960 Sao Paulo, Brezilya - ö. 1 Mayıs 1994 Bologna, İtalya) arasında yaşamış, zamanının en ünlü otomobil yarışı sürücülerinden biridir. Brezilyalı olan Senna, Formula Bir Dünya Birinciliğini 3 kez kazanmıştır. Bir çok otorite tarafından Michael Schumacher ile birlikte gelmiş geçmiş en iyi F1 pilotu olarak kabul edilir. Aynı zamanda yağmurlu havalardaki başarısıyla da Rainman yani yağmur adam lakabıyla bilinmektedir.
Varlıklı bir toprak sahibinin oğlu olarak Brezilya'nın Sao Paulo kentinde doğan Senna, babasının desteğiyle daha dört yaşındayken kart aracı sürmeye başlamış, ilk kart yarışına da 13 yaşındayken katılmıştır. Yarışlara olan isteğinin en büyük nedeni o yıllarda ünlenen ve Brezilya'ya ilk Formula Bir Dünya Birinciliğini 1972'de kazandıran başka bir Sao Paulo'lu, Emerson Fittipaldi'dir. Babasının Senna'nın yarışına en büyük katkısı, 10 yıl kadar önce Emerson Fittipaldi'ye kart birincilikleri kazandırmış olan motor bakımcısı İspanyol asıllı Tche'yi oğlunun kart motorları için tutmasıdır.
Ayrton Senna, ilk kart yarışına Sao Paulo Interlagos'da 1 Temmuz 1973'de girmiş ve kazanmıştır. Bu başarıdan sonra tüm okul çıkışlarında Tche'nin işyerine koşan Senna, burada ileride döneminin en teknik sürücüsü olmasını sağlayacak temel bilgileri edinmiştir. İlk katıldığı yarışı kazanmasından yalnızca iki hafta sonra Sao Paulo kış yarışlarında yıldızlar sınıfında birinci olan Senna, yaz döneminde de "Yıldızlar Birinciliği"ni tümüyle kazanmıştır.
Senna, daha bu yaşlarda, ne kadar yetenekli olursa olsun yarışlarda başarının arabanın niteliği ile sınırlı olduğunu ve nitelikli arabayı elde etmenin de kendini doğru yerde, doğru zamanda, doğru kişilerin desteği ile ve doğru bir biçimde sunmaktan geçerek kalabalık içerisinden sıyrılmak olduğunu anlamıştır.
Bir sonraki yıl Brezilya kart birinciliğini, sonra da 1976'da Sao Paulo Büyükler Birinciliğini ve yeni 100cc'lik kartıyla büyük üç saatlik yarışı kazanan Senna, bu dönemde sonradan ünlü olacak sarı kaskıyla ilk kez yarışmıştır. 17 yaşındayken Güney Amerika Kart Birinciliğini kazanan Senna, daha sonra Dünya Birinciliğinde de birkaç kez ikincilik kazanmıştır.
Güney Amerika Kart Birinciliğinden sonra, 1978'de Güney Amerika dışına ilk gezisini Le Mans'daki Dünya Kart Birinciliğine katılmak için yapmış, bu arada babası ona Avrupa'nın en iyi kart yapımcıları 'Parilla Kardeşler'den bir deneme sürüşü ayarlamıştır. Senna alışık olmadığı Parma-Pancrazio yarış yolunda Parilla takımının baş sürücüsü ve kendisi de Le Mans yarışına hazırlanan 1973 Dünya Kart Birincisi Tery Fuerton ve öteki yarışçıları geçerek birinci olunca, Parilla takımının ikinci yarışçısı olarak kendisiyle sözleşme yapılmıştır. Le Mans'da sıralama yarışında Senna üçüncü olarak coşku oluşturduysa da, asıl yarışı ancak altıncı bitirebilmiştir. Üç hafta sonra yine Parilla takımıyla yarıştığı Japonya'da Sugo'da dördüncü olmuştur.
Avrupa'da San Marino Kart Büyük Ödül'ünü kazanmadan önce 1978'de Güney Amerika kart birinciliğinde ve sonrasında da Portekiz'deki Dünya Birinciliğinde ikincilikleri vardır. 1980 ile 1981'de Brezilya birinciliklerini kazansa da, dünya birinciliğini hiç kazanamamıştır. 1980'de yine Dünya Birinciliğinde ikinci olmuş, sonraki yıllarda motor aksaklıkları nedeniyle dördüncü ve ondördüncüluk ile yetinmek zorunda kalmıştır.
19 yaşında çocukluk arkadaşı Lilian Vasconcelos Souza ile evlenen Senna, babasının isteği ile başladığı ve bitirdikten sonra aile kuruluşunu yönetmesi yönünde bir adım olan işletme eğitimini yarıda bırakarak "araba yarışçısı" olmaya ve İngiltere'nin yolunu tutmaya karar vermiştir. Kasım 1980'de İngiltere'ye gelen Ayrton artık ne yapmak isteğinden emindir. O yarışmak için doğmuştur. Hemen kendisine bir sponsor arayışına girişir. Bir arkadaşının yardımıyla, Van Diemen Formula Ford 1600 arabasındaki deneme sürüşü kötü gittiyse de, yeteneğini anlayan Van Diemen yöneticisi onu takıma almıştır. Artık Formula 3000'dedir. F1 öncesi son durak olan Formula 3000'de ki başarıları ve birinciliği Frank Williams ın dikkatini çeker. Artık 23 yaşında olan Ayrton, Williams takımı için deneme sürücülüğü önerisini benimseyerek F1 kapılarını aralar. 1984 dönemi içinde bir efsaneye giden ilk yola girer ve Toleman takımıyla F1'a adım atar.
Ayrton Formula 3000 boyunca babasının soyadı olan Da Silva yı kullanmıştı. Brezilya'daki yasalarda doğan her çocuğa hem annenin hem de babanın soyadı verilir (Afrikalı köle erkeklerin Portekizli kadınlarla evlenmeleri sonucu doğan çocukları Portekiz ırkına sokabilmek için kullanılmıştı). Ayrton, bu arada "da Silva" olan çok yaygın soyadının yerine annesinin kızlık soyadı olan "Senna" soyadını kullanmaya başlamıştır.
Üç yıl sonra, 1984 yılında Toleman-Hart F1 takımıyla ilk kez F1 ile tanışan Senna, özellikle yağmurlu bir ortamda yarışılan Monako Büyük Ödül (Grand Prix) yarışı ile izleyenleri yetenekleri konusunda etkilemiştir. 1985'de Lotus takımına katılan Senna, Portekiz'deki Estoril'de ilk Grand Prix yarışını kazanmıştır.
McLaren dönemi
Senna, 1988 yılında Alain Prost'un takım arkadaşı olarak McLaren F1 takımına katıldı. Bu aynı zamanda da, iki ünlü yarışçı arasındaki unutulmaz çekişmeli yarışların başlangıcını oluşturur.
Senna, yarış yolunda acımasızlığı, kararlılığı, ölçülülüğü ve disiplini ile konusunda uzmanlaşmış, daha önce hiç kimsenin başaramadıklarını (65 Formula 1 yarışına birinci sırada başlamak gibi) başarmıştır. Özellikle yağmur altında yapılan yarışlarda hiç kimse eline su dökememiştir. Senna Monako'daki yarışı kimsenin başaramadığı bir biçimde 6 kez kazanmıştır.
Ölümü
Williams takımı 1993 sezonunda araçlarına elektronik bir yenilik eklemişlerdi. Aracın süspansiyonu virajlarda daha iyi denge sağlamak ve savrulmayı önlemek için elektronik bir destek alıyordu. Sürücüye sadece gaza basıp finish çizgisini geçmek kalıyordu. 1993 sezonu Williams için başarılı geçmiş ve o sezonu takımlar şampiyonu ve Williams Pilotu Alain Prost ise pilotlar kategorisinde şampiyon oluyor. Bu şampiyonlukla beraber dördüncü şampiyonluğu alan ve aynı yıl Formula 1’e veda eden Prost’un yerine Williams takımı sürücü arayışına girer ve zamanın en iyi pilotlarından olan Ayrton Senna ile anlaşırlar. Ayrton Senna için bu takım; yeni, güzel günlerin yada bir sonun başlangıcıydı.
1994 sezonu başlangıcında FIA zengin takımlarla diğer takımların arasındaki haksızlığı önlemek için “hiçbir araçta sürüşü etkileyecek elektronik aksamın bulunamayacağı” yönünde karar aldı. Bu yüzden Williams Takımı’da aracında bulunan denge kontrol sistemini aracından çıkarmak zorundaydı. Bu Williams için kötü bir haberdi. Çünkü bu sistem onların 1993 sezonunda şampiyon olabilmelerini sağlayan sistemdi.
Ayrton Senna yeni takımı Williams ile test sürüşlerine başlamıştı. Ancak aracının yolu iyi kavrayamadığını, önceleri aracının ön kısmından başlayan sonraları ise aracın arkasına doğru ilerleyen bir titreşim dalgasının direksiyonu döndürmesini etkilediğini, direksiyonu döndürmesine veya döndürmek istemesine rağmen aracın düz bir şekilde yol almaya devam ettiğini teknik servisteki ve takımdaki yetkililere iletmişti. Bu kötü sonuçlar doğurabilirdi.
30 Nisan 1994 tarihinde Ayrton Senna Williams Takımı ile gerçekleştirdiği üçüncü yarışının sıralama turları için piste çıkacaktı. Roland Ratzenberger’de sıralama turuna çıkacaktı. Senna 1:21.548 ile ilk turunu tamamlamış padoka dönmüştü. Ancak geldiğinde televizyonda gördüğü manzara onu derinden yaralamıştı. Roland Ratzenberger Villeneuve virajını alamadı; neredeyse dik açıyla karşı bölümdeki beton bariyere çarptı. Aracın sürücü bölümü zarar görmemiş olsa da, çarpmanın etkisi bazal kafatası kırığına neden oldu ve Ratzenberger ağır bir şekilde yaralandı. Doktorlar Ratzenberger'e müdahale ederken sıralama turları durduruldu. Yaklaşık 25 dakika sonra mücadele yeniden başladı ancak Williams ve Benetton'un da içinde olduğu takımlar sıralamalara devam etmedi. Olayların ardından hastaneden yapılan açıklamada Ratzenberger'in kazadaki yaralanmalara bağlı olarak hayatını kaybettiği duyuruldu. 1 Mayıs 1994 tarihinde Ayrton Senna attığı tek tur ile Pole Position’dan yarışa başlamıştı. Ancak yarışın başlamasıyla birlikte motoru çalışmayan Benetton sürücüsü J.J. Lehto pist üzerinde kaldı. Arka bölümden kalkan Pedro Lamy, görüş açışı diğer araçlar tarafından kapatılınca, Lehto'nun Benetton'unu göremeyerek arkadan çarptı. Çarpışmanın etkisiyle aracın lastikleri ve gövdeden parçalar koptu. Kazanın ardından güvenlik aracı piste girdi ve 5 tur boyunca pistte kaldı. Yarışın 7. turuna gelindiğinde Ayrton Senna 306 Km/sa hızla Tamburello virajına yaklaştı. Ancak daha önce söylediği gibi direksiyonu döndüremedi ve o hızla pistten çıktı. Yaptığı son bir hamle ile hızını 218Km/sa’ye kadar düşürmeyi başarmıştı. Ancak bu kötü sonu değiştiremedi. Kazanın hemen ardından Senna'nın hareketsiz ve bir yana kaymış görüntüsü, ciddi bir yaralanma olduğunu haber veriyordu. Pist görevlilerinin acil müdahale denemeleri, helikopter görüntüleriyle tüm dünyaya yayınlanmaktaydı. Yakın çekimlerde, tedavi bölgesinde kan izleri görülmekteydi. Senna'nın kafasındaki gözle görülür yaralanma, sağlık ekibinde ciddi bir beyin travması şüphesi doğurdu. Kazadan 1 dakika 9 saniye sonra yarış tamamen durmuştu.
Kazadan yaklaşık 10 dakika sonra, Larrousse takımı bir hata sonucu, pilotlarından Érik Comas'a piste geri dönme onayı verdi. Halbuki yarış halen kırmızı bayraklarla durdurulmuş durumdaydı. Eurosport yorumcusu John Watson bu olayı "hayatımda gördüğüm en saçma yanlışlık" şeklinde yorumladı. Pistteki görevliler Comas'ın yoluna devam ederek, kaza bölgesindeki çalışmalara karşı bir tehdit oluşturmasını engellemek için büyük çaba sarf etti.
Dönemin Formula 1 güvenlik, medikal delegesi ve pistteki sağlık ekibinin başı olan, dünyaca ünlü beyin cerrahı profesör Sydney Watkins, Ayrton Senna'ya olay yerinde traketomi uyguladı. Watkins kaskını çıkardığında pilotun kafasının kötü durumu ve burnundan kan akışı olması endişeleri artırmıştı.
Watkins o anları şöyle anlatmıştı: “Çok kötü görünüyordu. Göz kapaklarını kaldırdığımda, beyninde çok ciddi bir hasar olduğu ortadaydı. Kokpitten çıkarıp yere yatırdık. Bir an iç çeker gibi oldu; tam bir agnostik olsam da, o an ruhunun ayrıldığını hissettim.” Brezilyalı pilotun üstünde, hastanedeki hemşireler tarafından, küçük bir Avusturya bayrağı bulunduğu söylenmişti. Gazeteciler bu durumu, Brezilyalı pilotun zafer turunda bu bayrağı sallamayı ve 42. Grand Prix galibiyeti Roland Ratzenberger'in anısına adamayı düşündüğü şeklinde yorumladı.
Senna için 5 Mayıs 1994'te Brezilya'nın São Paulo kentinde devlet töreni düzenlendi. Yaklaşık 500.000 kişi caddelerde tabutun geçişini takip etti. Senna'nın rakiplerinden Alain Prost, tabutunu taşıyanlar arasındaydı. Formula 1 çevrelerinin büyük bölümü cenazeye katılırken, Formula 1'in yönetim teşkilatı FIA'nın başkanı Max Mosley ise 7 Mayıs 1994'te Avusturya'nın Salzburg kentinde Ratzenberger için yapılan törene katıldı. 10 yıl sonraki bir basın toplantısında Mosley; “Ben onun törenine gittim çünkü herkes Senna'nın cenazesine katıldı. Oraya da birilerinin gitmesinin önemli olduğunu düşündüm.” diye açıklamıştı. 2000 İtalya Grand Prix’te 2001 Avustralya Grand Prix'te çeşitli kazalar sonucu iki pist görevlisi hayatını kaybetmişse de, Senna halen bir Formula 1 kazasında ölen son pilottur.
Formula 1 kariyeri

Yıl   Takım(lar)   Puan Durumu   Pilotlar Puan Sıralaması
1984   Toleman (Toleman Group Motorsport)   13   9.
1985   Lotus (John Player Special Team Lotus)   38   4.
1986   Lotus (John Player Special Team Lotus)   55   4.
1987   Lotus (Camel Team Lotus Honda)   57   3.
1988   McLaren (Honda Marlboro McLaren)   90   Şampiyon
1989   McLaren (Honda Marlboro McLaren)   60   2.
1990   McLaren (Honda Marlboro McLaren)   78   Şampiyon
1991   McLaren (Honda Marlboro McLaren)   101   Şampiyon
1992   McLaren (Honda Marlboro McLaren)   50   4.
1993   McLaren (Marlboro McLaren)   73   2.
1994   Williams (Rothmans Williams Renault)   0   -

wikipedia'dan toparladım şimdilik.


Çevrimdışı ST-max

  • Kıdemli Üye
  • ****
    • İleti: 422
    • Profili Görüntüle
Sennanın sağlam hayranıyımdır.Elimde güzel anlamlı bir kaç fotoğrafı var.

Ayrton Senna'yı efsane yapan değerler




Vefatı üzerinden 17 yıl geçmiş olmasına rağmen Ayrton Senna efsanesi hala eski gücüyle yaşıyor. Yeni çıkan filme gösterilen yoğun ilgi bunun bir kanıtı. Fakat 3 kez Dünya Şampiyonu pilotun sadece F1 kitlesi tarafından değil, tüm Dünya tarafından sevilmesinin nedeni nedir? Autosport'dan Simon Strang bu konuyu kaleme aldı.

Şu anda yarışan bir Formula 1 pilotu ile ilgili bir film yapılsa izlemek için sinemaya gider miydiniz? Peki belki bazıları giderdi, fakat 'Prost' ya da 'Lauda'. Hatta 'Fangio' o da olmadı 'Schumacher' isimli bir filme gider miydiniz?

F1'i takip eden biriyseniz cevabınız büyük ihtimalle 'evet' olacaktır. Peki şimdi hiç F1'i takip etmeyen birine bu soruyu sorun. Acaba o gider miydi? Acaba bu isimleri tanır mı? Biraz zor değil mi?

Ama bahse varım Ayrton Senna ismini duymuşlardır.

Senna filmi bu hafta İngiltere'de vizyona girdi. Ve eminim bundan haberiniz vardır. İşte bu yüzden bu aralar efsaneyi yad etmek için çok doğru bir zaman.

Film F1 takipçileri tarafından mutlaka izlenmeli. Ama bu filme bir belgesel yerine Senna'nın hayatını kutlayan bir film gözü ile bakılmalı. Filmde sporun en karmaşık şampiyonunun psikolojik tarafına odaklanılıyor. Bu iş de oldukça başarılı yapılıyor çünkü film Dünya çapında ödüllere layık görüldü.

Film efsane adamın hayatı hakkında geniş çaplı bir bilgi hazinesi sunuyor. Onun bize bıraktığı mirası anlamak ve öğrenmek adına önemli bir kaynak. Sadece genç motorsporları hayranları değil, herkes bu filmden kendine bir pay çıkartabilir.
 
Şu anda yarışan genç pilotlara bakarsanız, çoğunun Ayrton Senna'yı örnek aldığını görebilirsiniz. Özellikle Lewis Hamilton. Fakat 2008 F1 Dünya Şampiyonu pilot Senna vefat ettiğinde sadece 9 yaşındaydı. Senna 88'de ilk kez şampiyon olduğunda Hamilton daha okula bile gitmiyordu. Bu nedenle Lewis için Senna'yı tam olarak örnek alması pek kolay değil. Ama yine de Brezilyalının sahip olduğu ün pilotlar tarafından hayran kalınmasına yeterli oluyor.

Peki Senna'nın bu gizemli çekiciliği nereden geliyor? Herkes onun inanılmaz hızlı ve pist ile bütünleşen bir pilot olduğunu biliyor, fakat bu yeteneklere sahip olan tek pilot değil. İstatistiklere baktığınızda bunu rahatlıkla görebilirsiniz. Mesela Michael Schumacher, Senna'nın çoğu rekorunu kırmayı başardı.

Martin Brundle, Senna'nın nasıl bu kadar ünlü olduğuna şu sözlerle cevap veriyor: 'Bence o bunun için çaba sarfetmemiş olsa da küresel ölçüde F1'in bir ikonu haline geldi. Bunu başarmasını sağlayan şey ise sürekli kalbini dinleyerek hareket etmesiydi. Her zaman dürüst ve alçak gönüllüydü. Aracını sürerken o kadar duygusal bir hal alıyordu ki, insanlar onun erdiğini düşünüyorlardı.'

'Geçen gece Senna filmini izlerken aklıma şöyle bir soru geldi. 'Cadwell Park padoğunda bizimle geyik yapan bu adam nasıl uluslararası bir efsaneye dönüştü?'.'
 
İlk akla gelen cevap ölümünün milyonlarca kişinin gözleri önünde bir canlı yayında gerçekleşmiş olması olabilir. Ama tek sebebi bu demek büyük bir hata olur.

Senna o dönemin en başarılı F1 pilotuydu. O sıralarda kaybettiği liderliği geri almaya çalışıyordu, ve maalesef makineler pilotları gölgede bırakmaya başlamıştı. Ayrıca sporun en büyük elçisiydi. Bisikletteki Lance Armstrong veya tennisteki Roger Federer gibiydi. Öte yandan 34 yaşındaydı ve eski rakipleri Nigel Mansell ile Alain Prost ortalıkta yoklardı. Onların yerine çok daha ateşli gençlere karşı mücadele ediyordu. Yani vefat ettiği anlarda bir dizinin en dramatik bölümlerini oynuyor gibiydi.

Elbette bir ünlünün ölmesi efsanesini güçlendirir. Üstüne üstlük Senna şöhretinin tamda doruk noktasında, yani eğer bir trajedi yazarı olsanız tam olarak belirleyeceğiniz bir noktada aramızdan ayrıldı. Arkasında büyük bir dram bıraktı.

Brundle konu ile ilgili, 'Bu Elvis Presley'in ölümü gibiydi. Yani o tür bir etkiye neden oldu. Sadece motorsporu takipçileri değil, tüm insanlık bu ölümden etkilendi.' diyor.

Senna ile 1994'de beraber çalışmış olan Williams'ın ortak kurucusu Patrick Head, ölümünün Senna efsanesine bir katkısı olduğunu kabul ediyor, ama asıl nedenin bu olmadığını düşünüyor.

'Fernando Alonso ile ilgili bir film yapılabilir mi emin değilim. Ama Senna hem pist üstünde, hem de pist dışında çok renkli bir karakterdi. Sadece başarıları değil, bunları elde ediş yolu ve verdiği tepkiler de sıradışıydı. Maalesef ölümü de efsaneleşmesinde etkili oldu denebilir. Ama bir efsane olmak için ölmek zorunda değildi.'

İşte olay bu değil mi? Senna'nın dramatik ölümü efsane olmasının tek nedeni değil. Elbette bir etkisi var, ama efsanenin asıl kaynağı daha derinlerde saklı.

Eğer yarışırken ölmek ile efsane olunsaydı, Gilles Villeneuve, Jim Clark ve hatta Mike Hawthorn da onun pozisyonunda olurlardı. Elbette değiller, çünkü Senna toplum nezdinde bir yarış pilotundan öte bir insandı. O bir simgeydi. Dine bağlılığı, ropörtajlardaki ateşli ve içten tavırları, Brezilya'daki sorunlara yaklaşımları ve elbette olağanüstü bir yeteneği olması onu efsane yapan değerlerdi.

Filmde de kısa bir bölümde ekrana çıkan Sir Jackie Stewart, Senna'nın nasıl efsane olduğu yönünde farklı bir görüşe sahip. O Senna'nın dönemindeki pilotların, pilotluktan öte insanlar olduğuna inanıyor.

'30 yıl Ford ile, 17 yıl Goodyear ve 17 yıl Elf ve ayrıca 40 yıl Rolex ile çalıştım. Yani yarışmayı bıraktıktan sonra da hep işin içinde kaldım.'

'David Beckham'ın nasıl ünlü olduğuna bakın. O spor dışında da bir simge oldu. Her zaman iyi giyinimli ve o aktiviteden bu aktiviteye koşturan birisi.'

'Peki neden günümüzdeki pilotlar sadece yarışıp, pist dışı aktivitelere katılmıyorlar? Çünkü artık pilotlar o kadar çok para kazanıyorlar ki, pist dışı aktivitelerle para peşinde koşmalarına gerek kalmıyor.'

'Bence bu onlar için uzun vadede iyi bir şey değil. Ben bugün bile yarışlara gittiğimde onlarca hayranım ile karşılaşıyor ve imza dağıtıyorum. Neden hala ilgi çekiyorum bilmem... Bu inanılmaz. İşte bunun nedeni benim sürekli sporun her türlü aktivitesi içinde bulunmamdır.'

'Şu anda gridde bulunan bir çok pilottan daha çok para kazanıyorum ve kazanacağımda, ekmek parası kazanmak kolay bir iş değil! İşte Senna da benim gibiydi.'

'Senna ile son yıllarda çok sık görüşüyorduk. Ve bana yarışmayı bıraktıktan sonraki planlarını anlatıyordu. İşin içinde kalıp güvenlik konusunda çalışmak istiyordu. Maalesef onunla yaptığım son ropörtajın ardından benimle hiç konuşmadı.'

Stewart'ın bahsettiği ropörtaj filmde mevcut ve filmin tadını kaçırmamak adına burada ropörtajdan bahsetmeyeceğim. Fakat o ropörtaj Senna'nın kişiliği hakkında güzel bir fikir veriyor. Aslında Stewart'ın Senna'yı kızdıran sorusu gerçek verilere dayanıyordu ve ciddi bir şekilde araştırılmıştı.

Stewart'ın da dediği gibi o zamanlarda pilotların medya aktiviteleri daha samimi ve dış etkilerden uzaktı. Ve o zamanlar pilotlara ulaşmak daha kolaydı. Padokta bir pilottan rahatça imza alabilirdiniz, çünkü etrafta son teknoloji güvenlik kapıları ve bariyerleri yoktu. Ayrıca o zamanlar pilotlar daha bir gizemli ve merak uyandıran hayatlara sahiptiler. Çünkü internet yoktu. Bu devirde bir pilot ne laf dese, aynı saat içinde yüzlerce internet sitesinde haber yapılıyor. Bir süre sonra pilotların bir çekiciliği kalmıyor.

Senna, Piquet, Mansell ve Prost gibi pilotlar herkes için gizemliydiler. Onlar korkunç makinelere karşı koyan güçlü savaşçılardı, onlar modadan ve modern kültürden sıyrılmayı başarmışlardı. Onların her biri kendi başlarına özel bir kişilikti. Ve ayrıca hiç biri Senna kadar etkili ve olağanüstü değildi.

Brundle konu ile ilgili, 'Bence İnternet ve saatler süren TV yayınları pilotların değerini düşürüyor. Bir yarışta Hamilton ile yapılan ropörtaj miktarı benim 10 sezonluk kariyerimde yaptığım ropörtaj sayısına eşittir herhalde. Yani pilotların herşeyleri ortada artık.' yorumunu yapıyor.

'Bir de Twitter denen olay çıktı. Her an ne yaptıklarını takip edebiliyorsunuz. Ayrıca yarışlarda on-board kameralar ve takım telsizleri de işin gizemini ortadan kaldırıyor.'

Head de bu görüşe katılıyor.

'O zamanlar güvenlik seviyesi bu çağdakine göre çok alçaktaydı ve insanların karmaşık Formula 1 araçları hakkındaki bilgileri oldukça sınırlıydı. Araç performansları da çok değişkendi ve hep tahmin edilemeyen şeyler olurdu. Aniden %30-40'lık ekstra bir güç elde ederdiniz ve uçardınız. Bu pilotlar için çok zorlayıcı bir etkendi.'

Senna bir sıralama turları üstadıydı. 65'inden 29 polünü zorlu turbo motorlar döneminde elde etmişti. Ve hala pol pozisyonu rekorunda tüm zamanların 2. ismi.
 
'Şimdiki F1 pilotları herşeyi daha genç yaşta kavrayabiliyorlar çünkü imkanlar çok daha iyi. O zamanlar bir pilotun olgunlaşması yıllar alıyordu.'

Belki de bu yüzden filmin yönetmeni Asif Kapadia'nın FOM'un kayıtlarından elde ettiği perde arkası çekimlere filmde geniş bir yer vermiş olmasına rağmen filmden sonra hala Senna'yı tam olarak tanımış olmuyor ve onu daha çok araştırmak istiyorsunuz.

Sonuç olarak tüm bu saydığımız etkenler onun efsanesini yaşatsalar da, efsane olmasında en büyük etki Senna'nın inanılmaz bir pilot olduğu gerçeğidir. Belki de F1 tarihinin en ünlü pilotu o ve olmaya da devam edecek. Sadece Prost'u değil, Mansell'i, Piquet'yi ve Rosberg'i mağlup etmeyi başarmış bir pilot. Hem istatistiklere, hem de kişiliğine ve insanlarla olan iletişimine baktığınız da bu saydığımız diğer şampiyon pilotlara oranla çok daha üst bir seviyede olduğunu görebilirsiniz.

Brundle, Senna'yı özel yapan en önemli etkeni 'O pistte ikili mücadeleye girişmek isteyeceğiniz en son pilottur, ama aynı zamanda bir kaza olduğunda meslektaşının yardımına koşan tek pilot da odur.' sözleriyle özetliyor.

Peki yapılan film Senna'nın bu özelliklerini doğru bir şekilde yansıtıyor mu?

McLaren takım patronu Martin Whitmarsh konu ile ilgili, 'Onun hayatı bir roman gibiydi, ayrıca kişiliği de oldukça enteresandı. Film onu tanıyanlar için çok etkili, sadece tanıyanlar için değil, tanımayanlar için de çok etkili bir film. Ayrıca Prost ile olan düşmanlığı da çok harika yansıtılmış.' yorumunu yapıyor.

'Filmin Alain'e adil davrandığını söyleyemeceğim, fakat bu rekabet filme çok şey katıyor. Yakışıklı Latin adam, Fransıza karşı.'

'Ayrton'u gerçekten tanıyan kimse var mıdır bilmiyorum. O kesinlikle içine kapanık bir insandı. Onunla iyi arkadaş olduğunu söyleyenler olabilir, fakat onun çevresinde sürekli olan insanlar olduğunu hatırlamıyorum.'

'Çok özel biriydi. Onunla 4 sene beraber çalışmış olmama rağmen onu tam olarak tanıdığımı iddaa etmiyorum. Onu tanıdığını iddaa eden bir çok insan var, ama ben onlardan biri değilim.'

Anlaşılan o ki, bu efsanenin hep bir yanı gizemli kalacak. Ve üzerinde yapılan araştırmalar sonsuza kadar sürecek. Bence onu tanımak isteyenler için film iyi bir başlangıç noktası.

Kaynak - Autosport (Simon Strang)






Prost ...


Kendisinden sonraki McLaren efsanesi ile ( Hakkinen )

« Son Düzenleme: 19 Aralık 2011, 18:03:00 Gönderen: ST-max »


Çevrimdışı gmmert

  • Tam Üye
  • ***
    • İleti: 208
    • Profili Görüntüle
Paylaşım için tşkler....
Şimdi eski yarışları gozumun onune geldı.Müthiş bir pilottu ve kendime sormadan edemedim.
Senna yaşasaydı Mıchael bu kadar başarı elde edebilirmiydi?


Çevrimdışı G.Antep Şubesi

  • Kötü Caddy
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 1711
    • Profili Görüntüle
Monaco da sıralama turlarında 2.ye yaklaşık 2sn taktıkan sonra (dikkat monacoda 2sn!) padoka döner sonra piste çıkar ama "flying lap" denen zaman turunu atmadan ilk turun hemen ardından garaja geri döner ve mühendisine şunları söyler;
 
virajlara yaklaşmama rağmen frene basmak istemiyorum. Sanki pistte değil bir tünelde gider gibiydim, çok korktum bugün daha fazla piste çıkmak istemiyorum.


Çevrimdışı FF

  • Y A R D I R K I N G
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 7364
    • Profili Görüntüle
Senna psikolojik bakımdan da çok farklı bir kişilikti. Hani bu çok başarılı olmuş sanatçıların, şairlerin, yazarların, ressamların falan aslında şizofreni sayesinde böyle olduğu belirtilir. Senna'da benzer durumlar vardı, ciddi anlamda kopuk bir insandı, özellikle yarış zamanı çok farklı bir psikolojide olurdu. Tek başına pistin kenarında oturup izlerdi falan. Bugün hala hayatta ve yarışıyor olsaydı, şu anda başarılı olan pilotların pek çoğu bu kadar öne çıkamazdı diye düşünüyorum, 2.,3. falan olurlardı (yarış sıralaması anlamında belirtmedim). Senna F1'de çok çok başka bir kulvardı gerçekten. Bunun farkına varıldı da aslında, defalarca onu korumaya yönelik girişimlerde çok bulundular. Yazık oldu çok hemde, hala boğazım düğümlenir durur kaç sene geçmesine rağmen.


Çevrimdışı octobus

  • AŞK-I OCTAVİA
  • Tam Üye
  • ***
    • İleti: 209
    • Profili Görüntüle
Senna Senna Senna kaza anı ve sonrası gözümün önünde şuan o zamanlar yarış çığlıkları atan liseli idim.
[SIGPIC][/SIGPIC]OCTAVİA ELEGANS 07


Çevrimdışı hititman

  • para koleksiyoneri
  • Tam Üye
  • ***
    • İleti: 137
    • Profili Görüntüle
Filmini izledim çok güzeldi. Prost'la takım arkadaşıyken bu 1. prost 2. olduğu bir yarışta telsiz'den yavaşla diyorlar buda gidiyo vuruyo arabayı.


Çevrimdışı *CEM*

  • Kıdemli Üye
  • ****
    • İleti: 472
    • Profili Görüntüle
Hayatını anlatan dvd herkezin arşivinde olmalı bence.Bana hediye geldi bıkmadan izliyorum.



Çevrimdışı ST-max

  • Kıdemli Üye
  • ****
    • İleti: 422
    • Profili Görüntüle
52.doğum günün kutlu olsun yağmur adam.