MUTLULUK AVUTULMUŞ ACILARDIR
YAZAR BÜLENT AKYÜREK
CUMA, 24 HAZIRAN 2011 15:37
Yarın sabah uyanıyorsunuz ve işaret parmağınızdan başka her yerinizin felç olduğu gerçeğiyle karşılaşıyorsunuz.
On dakika sonra telefonunuz çalıyor ve ailenizden birinin ölüm haberini alıyorsunuz.
Öksürük sebebiyle gittiğiniz doktordan kanser olduğunuzu, 6 ay ömrünüzün kaldığını işitiyorsunuz.
Korkunç bir icra çalıyor kapınızı, 150 yıl borç ödeseniz bitmeyecek cinsten.
Girdiğiniz tüm sınavları kaybetmişsiniz.
İnanılmaz bir deprem sülalede adam bırakmıyor.
En sevdiğiniz kişi 24 saattir kayıp, yıllarca da ulaşılamayacak.
Uyuyamama hastalığına yakalandınız, ömrünüz tavana bakıp çıldırmakla geçecek.
Ama hayır, ama olmuyor…
Sağlıklısınız, sevdikleriniz yanınızda, her şey normal aslında ama rahat battığı için kendinize dert arayıp artistlik yapıyorsunuz değil mi?
Şükretmek aklınızdan geçmiyor.
Başınıza bir iş geldiğinde hangi yüzle bir şey isteyeceksiniz Allah’tan?
Şimdi, başınıza gelmeyen bunca şey için şükretmek çok mu zor?
Acılarınızı avutup mutluluk pozları takınmayı mı bekliyorsunuz?
Şükür, şükür büyüyen bir hayat kurmamız gerek. Hemen şimdi, sandalyemizin altındaki bomba patlamadan, kanser olmadan, kamyon altında ezilmeden…
Ot, saman ve su dolu bu dünyaya aldanmak ne acı!
Rabbimiz çok şükür; ellerimiz ne kadar güzel, ayaklarımız da…
Bir nefes aldık şimdi hazinenden bütün cihan ciğerlerimizde, bak nasıl atıyor kalbimiz: Şükür, şükür, şükür…
Birazdan secdede olacağız şimdi… Biz kendimizi sevdik, sen de bizi çok sev Rabbimiz…
----
Allah için hiç birşey yapmayıp sadece çok şükür diyen insanların şerrinden koru Allah'ım.
---
SU İÇEN CEYLAN TEDİRGİNLİĞİNDE YAŞIYORUZ HAYATI
YAZAR BÜLENT AKYÜREK
CUMARTESI, 02 TEMMUZ 2011 18:42
Suyunu içerken kulaklarını diken ve panik gözleriyle etrafı tarayan ceylan tedirginliğinde yaşıyoruz hayatı. Acaba şimdi ne olacak? Kapıyı kim çalacak? Telefonla kötü bir haber gelirse?
Nefeslerimizi tutmuş, iyi haber bekliyoruz.
Fakat ölüm, etrafımızda kol geziyor.
Gözlerinizi kapatıp, ömür kumaşınızı kesen Azrail’in makas seslerini duymaya çalışın…
Ölümün sıcak nefesi dolanıyor ensenizde… Bunu dikkatlice baktığınız zaman incecik tüylerinizin havalanışından anlayacaksınız.
Bakın! Ayağınızın sol baş parmağı buz kesiyor azar azar… Birazdan soğukluk kulaklarınıza kadar ilerleyip filminizi ortada bitirebilir…
İşte siz o zaman kime ne diyebilirsiniz ki? Hiç! Hiç kimseye…
Dik tuttuğumuz başımız, ayaklarımızın altına düşmeden… Evet, Temmuzun kışkırtıcı güneşi bizi günahlara sevk ederken bunları düşünmeliyiz…
Kikirdeme, fingirdeme sesleri yükselirken sokaklardan, o sesi işitmeliyiz kardeşlerim: Kırt kırt kırt…
Ölümün sıcak nefesi geziniyor ensemizde ve biz su içen ceylan tedirginliğinde beklemeliyiz ezanları…
Madem oyun ve eğlenceden ibaret bu dünya, gelin seccadelerimizde oynayalım öyleyse, ufakta olsa kazanma ihtimalimiz var o zaman!
Bülent Akyürek