Bazı dost toplantılarında konuşuruz. Trafik belasının terörden beter olduğunu hep söylerim. Yaşadıklarım ve rakamlar hep beni destekler nitelikte ve maalesef günden güne daha da vahim bir hal alıyor herşey...
Artık büyük bir trafik kazası yoksa (25-30 ölümlü gibi) haber bile olmuyor. Benim ruhum daraldı. Gerçekten bir çaresizlik hali var…
Bakın sizlere birkaç can alıcı veri:
İstanbul’da, sadece bir günde 400’e yakın yeni araç trafiğe katılıyorken, Ankara’da da durum hiç farksız değil… (günde 250 aracı geçiyor) Bu durumun bize tek katkısı kazaların artma olasılığını yükseltmek değil mi? (Ülkemizde bir günde 4.000 yeni aracın trafiğe çıktığı da istatistiki bir veri…)
Bana göre problemin ilk basamağı, sokakta yürümeyi dahi bilmeyenlerin araç kullandığı bir ülkeye dönmemiz. Toplum olarak temel problemlerimizden biri de her anlamda saygısızlık… Karşının geçiş hakkına, üstünlüğüne, hepsi bir yana yaşamına saygı yok… Var mı?
Yol vermenin başka bir şey vermekle karıştırıldığı ülkemizde, frene basmak yerine kornaya basmak tercih ediliyor. Sohbet ederken normal bir şekilde konuştuğumuz insanların direksiyon başında 180 derece karakter değiştirdiğine şahit olmayanınız var mı?
Yaşı yaşıma yakın olanlar veya daha büyükler, hatırlasanıza…. Çocukluğumuzda sadece şehirler arası yollarda ölümlü kaza meydana gelmez miydi? Şimdilerde ise, çok iyi araç kullanıyormuş gibi bir de telefonla konuşanlar (hatta mesaj çekenler!) var, bilmiyorlar ki; direksiyon başında telefon kullanmak alkolden daha tehlikeli…
Bebek veya çocuk koltuğu almak bir yana, kucağında onlarla araba kullanan anne-babalar…
Burada hep beraber yüzlerce madde sıralarız da, buna dikkat edip uyanımız kaç kişi?
Yetkili serviste “Abi istersen emniyet kemeri ikazını halledeyim!”den tutun, kırmızı ışıkta geçmeyi kar sayanlara, 2 araçlık park yerine rahatça arabasını bırakıverenlere kadar… Bunlar biziz. Siz de sıralayın, yüreğiniz soğuyacaksa ama bir de düşünelim lütfen! Biz de yapmıyor muyuz zaman zaman…
Peki, çözümü ne bu işin? Benim aklım almıyor artık… Ceza ve denetimin artması mı, eğitim düzeyi mi, böyle gelmiş böyle gider mi? Bilemiyorum. Bilen varsa buyursun bir adım öteye…
Yukarıda anlattığım dost ve arkadaş toplantılarında bir iddiam daha oluyor ama ilk başta herkes anlamsızca bakıyor ilk duyduğunda… Diyorum ki; “Bu kadar trafik kazası az bile!… Allah’tan bazı duyarlı veya anlık uyanık (algısı açık anlamında) sürücüler var. Onun bunun hatasını örtüyorlar da, kıl payı atlatılıyor binlerce kaza daha…”
Oysa bilinse; “Arabanızı kullanırken yaptığınız iş, dünyanın en önemli işidir.”
----------------------------------------------------------------------------------
İşin vahameti şu rakamlarda değil mi arkadaşlar?
Sadece 2013 yılında 1.207.354 trafik kazası meydana gelmiş ve bu kazalarda 3.685 kişi yaşamını yitirmiş, 274.829 kişi de yaralanmış. (Bunların kaçı artık yürüyemeyecek durumda, rakam yok!..) YANİ, HERGÜN 10 KİŞİ ARAMIZDAN AYRILIYOR.
161.306 ölümlü yaralanmalı trafik kazalarının % 74,5’i yerleşim yeri içinde % 25,5’i ise yerleşim yeri dışında meydana gelmiş. Ölümlerin % 37,2’si, yaralanmaların % 66,7’si yerleşim yeri içinde gerçekleşirken ölümlerin % 62,8’i, yaralanmaların ise % 33,3’ü yerleşim yeri dışında olmuş. ARTIK ŞEHİRİÇİNDE DE ÖLÜYORUZ.
Trafik kazalarında ölenlerin % 42,8’ini sürücüler, % 39,5’i yolcu, % 17,7’si ise yayadır. ÖLENLER SADECE BİZ DEĞİLİZ. KURUNUN YANINDA YAŞ DA YANIYOR.
Kazaya neden olan kusurlar içinde sürücü kusurları % 88,7 ile ilk sırada… % 9’unun yaya, % 1’inin yol, %0,9’unun taşıt ve %0,4’ünün yolcu kaynaklı olduğu görüldü. KABAHATİN EN BÜYÜĞÜ BİZE AİT. DİREKSİYON BAŞINDAKİLERE….
Trafik kazaları son 10 yılda yüzde 279 artarken, bu kazalarda ölen insan sayısında azalma gözleniyormuş.
Bunun nedeni sizce sürücü bilinçlenmesi mi, yoksa araçlardaki güvenlik önlemlerinin artması ile bir parça yol koşullarının düzelmesi mi?
HERKESE ve TÜM SEVDİKLERİNE ÖMÜR BOYU KAZASIZ GÜNLER DİLİYORUM.