škodaturkey.com
Biz bir aileyiz...

Ne denir ki!!!

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Eray Güler

  • Kıdemli Üye
  • ****
    • İleti: 293
    • Profili Görüntüle
Alıntı yapılan: -CND-;600498
Değer kaybını "kıymetli" insanlarımız bir dolandırıcılık yöntemi olarak kullandığı için o ödemeler için kapsam değişikliği yapıldı.

Araca civata ile bağlı ( örneğin tampon ) parçaların aldığı hasarlar değer kaybı yaratmasına rağmen değer kaybı kapsamında değerlendirilmiyor ve doğal olarak da ödeme yapılmıyor.

Fotoğraftan çok fazla detay göremesem bile kapı değiştirecek bir durum yok. Orayı düzeltip lokal olarak boyadıktan sonra teslim edecekler.


Tampon değişmi gerçekten değer kaybına girmiyor. Aslında girmemeli de zaten, çünkü plastik bir parça neticede. sök tak bir parça. aynı lastik gibi. lastiğiniz patladığında ve değiştirdiğinizde de nasıl ki aracınız değer kaybetmiyor, aynı şey. yani spoyler gibi ya da ne bileyim kapı kolu gibi ya da ayna gibi. ha şu şekilde bir handikapı var. o da kötü ve kalitesiz boya/vernik kullanılma durumunda boyanın atması ya da zamanla renk değiştirmesi çabuk solması vs... ve bunun sonucunda tekrar boyatılmak durumunda kalınabilmesi durumu. onun dışında bu saydıklarımdan bir farkı yok tamponların. tampon değişti diye daha az ücret ödemek isteyen alıcılar bildiğin ölücülerdir uzak durmak lazımdır. ancak aracın metal parçaları veya şasi konusunda aynı şey geçerli değildir. zira metal parçalar boyasız kaldığında korozyona uğrar. o sebeple zaten araçları spray usulü boyamak yerine boya havuzuna batırıp çıkarırlar fabrikada. en küçük yerde dahi boyanın değmediği alan kalmasın o noktadan çürümeye başlamasın diye.

Şimdiden, "E kapılarda, bagaj kapağı veya ön kaput da sökülüp takılabiliyor" dediğinizi duyar gibiyim. elbette sökülüp takılabiliyor. ancak sonradan spray usulü boyamak, yine boya havuzunun ve vernik havuzunun yarattığı etkiyi yaratamayacağı için ister istemez aracınız, dış etkenlere karşı daha savunmasız oluyor.(nitekim çoğu araç firması gövdenin korozyonuna karşı ömür boyu garanti veriyor ancak fabrikasyon boya olması koşulu ile) ki zaten yakında bu değer kaybı olayı tarihe karışacaktır diye düşünüyorum. tüm araçlar hafifletilmek amaçlı(hafif araç daha az yakan araç demek, bu da her gün dahada sıkılaşan euro normlarına daha kolay ayak uydurmak demek) ve aynı zamanda tamir göremesin parçanın yenisi sipariş edilmek zorunda kalınsın diye(oradan kazanacak zaten parayı) karbon fiber malzemeden üretilmeye başlanacak. şimdilik sadece spor otomobillerde mevcut bu materyal sanıyorum ancak maliyetler düşmeye başladığında tüm araçlar bu sisteme geçecektir.
Firmalar araç satışından değil servis hizmetinden ve yedek parçadan para kazanırlar. Önceki aracım fiat punto idi 2011 model 34 bin tl'ye almıştık sıfır km. servis müdürüyle ahbap çavuş olmuştuk(çok arıza çıkarıyordu). o söylemişti bir defasında, bu aracın dizel versiyonu 41 bin tl diye..(enflasyona bak 41 bin tl'ye dizel punto varmış 5 sene evvel :/) aracın tüm parçalarının servis fiyatı ile son civatasına kadar toplamışlar üst üste ekleyerek... 252 bin tl çıkmış. yani aracı alırsan 41 bine. toplarsan 252 bine geliyormuş. neredeyse %500 kar her parçadan... servisler biraz da bu sebepten direkt parça değişimine giderler. kaskonuzdan direkt olarak %500 karla alırlar parasını zira ve daha az işçilik süresi tutar toplamda, parçayı düzeltme kaynaklama vs. uğraşmayacakları için...


Çevrimdışı Bilgic

  • Nová Fabia III Combi
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 1325
    • Profili Görüntüle
[MENTION=13886]Eray Güler[/MENTION]

Şimdi VAG grubu boyama işlemini şöyle yapıyor. Öncelikle araçlarda parçalar birbirine kaynatılıyor. Daha sonra kapılar eklenip, araçlar astara bulanıyor. Bu astarın rengi gri-krem'dir. Japon arabalarının bazısında bu astarlama işlemi yapılmamaktadır. Daha sonra astarlanan araçlar fırından geçtikten sonra sprey yöntemi ile boyanır, ve verniklenir. Bu tüm markalar için böyledir. Zaten bu yüzden aracı ilk aldığınızda boya değerleri çok küçüktür (mikronmetre düzeyindedir).

VAG grubu astarlama yaptığı için boya değerleri çoğu zaman diğer markalara göre daha yüksektir. Aşağıda Octavia'nın Boleslav fabrikasındaki üretim aşamalarını görebilirsiniz. Bu arada Citigo, Fabia, Rapid ve Octavia bir fabrikada, Yeti ve Superb ise ayrı bir fabrikada üretilmektedir.

https://www.youtube.com/watch?v=vYrsPGTPOoY

Bu da Skoda'nın Kvasiny'deki fabrikasından :) https://www.youtube.com/watch?v=fe9eOe9F2Fw&t=161s
« Son Düzenleme: 09 Aralık 2016, 13:48:24 Gönderen: Bilgic »


Çevrimdışı Tamer06

  • Çılgın Detaycı
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 841
    • Profili Görüntüle
Alıntı yapılan: Bilgic;600448
Geçmiş olsun. Vuran kişi arabayı mahvetmiş resmen. Büyük araç olduğundan ve muhtemelen geri geri geldiğinden fark etmemiş bile olabilir. Ancak davacı olun. Başka türlü çözülmez bu konu.
Bu arada kapıyı değiştirin bence. Macun, boyalı kapıdansa değişmiş kapı daha makul. Hasar kaydı olur demiş arkadaşlar ancak her türlü olacak. Aracınızı da alalı 1 ay oldu. Ben bu arabayı alacak olsam değişmiş, sıfır kapı olmasını tercih ederim. İnsanımız bunlara neden takılır anlamam.

Hocam değişim bu hasar için gereksiz olur malum ülkede değişen parçalı araca pert gözüyle bakıyorlar, bana kalırsa çat-çut çekiçle düzeltilip, yarım kilo macun çekileceğine orj. değişmesi hem sağlam hem mantıklı olur ama bizim insanımızın kafasını anlamış değilim.


Çevrimdışı Bilgic

  • Nová Fabia III Combi
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 1325
    • Profili Görüntüle
[MENTION=11091]Tamer06[/MENTION] Tamer Bey tam olarak aynı şeyi düşünüyorum.


Çevrimdışı -CND-

  • Acemi Üye
  • **
    • İleti: 80
    • Profili Görüntüle
Alıntı yapılan: Eray Güler;600510
Tampon değişmi gerçekten değer kaybına girmiyor. Aslında girmemeli de zaten, çünkü plastik bir parça neticede. sök tak bir parça. aynı lastik gibi. lastiğiniz patladığında ve değiştirdiğinizde de nasıl ki aracınız değer kaybetmiyor, aynı şey. yani spoyler gibi ya da ne bileyim kapı kolu gibi ya da ayna gibi. ha şu şekilde bir handikapı var. o da kötü ve kalitesiz boya/vernik kullanılma durumunda boyanın atması ya da zamanla renk değiştirmesi çabuk solması vs... ve bunun sonucunda tekrar boyatılmak durumunda kalınabilmesi durumu. onun dışında bu saydıklarımdan bir farkı yok tamponların. tampon değişti diye daha az ücret ödemek isteyen alıcılar bildiğin ölücülerdir uzak durmak lazımdır. ancak aracın metal parçaları veya şasi konusunda aynı şey geçerli değildir. zira metal parçalar boyasız kaldığında korozyona uğrar. o sebeple zaten araçları spray usulü boyamak yerine boya havuzuna batırıp çıkarırlar fabrikada. en küçük yerde dahi boyanın değmediği alan kalmasın o noktadan çürümeye başlamasın diye.

Şimdiden, "E kapılarda, bagaj kapağı veya ön kaput da sökülüp takılabiliyor" dediğinizi duyar gibiyim. elbette sökülüp takılabiliyor. ancak sonradan spray usulü boyamak, yine boya havuzunun ve vernik havuzunun yarattığı etkiyi yaratamayacağı için ister istemez aracınız, dış etkenlere karşı daha savunmasız oluyor.(nitekim çoğu araç firması gövdenin korozyonuna karşı ömür boyu garanti veriyor ancak fabrikasyon boya olması koşulu ile) ki zaten yakında bu değer kaybı olayı tarihe karışacaktır diye düşünüyorum. tüm araçlar hafifletilmek amaçlı(hafif araç daha az yakan araç demek, bu da her gün dahada sıkılaşan euro normlarına daha kolay ayak uydurmak demek) ve aynı zamanda tamir göremesin parçanın yenisi sipariş edilmek zorunda kalınsın diye(oradan kazanacak zaten parayı) karbon fiber malzemeden üretilmeye başlanacak. şimdilik sadece spor otomobillerde mevcut bu materyal sanıyorum ancak maliyetler düşmeye başladığında tüm araçlar bu sisteme geçecektir.
Firmalar araç satışından değil servis hizmetinden ve yedek parçadan para kazanırlar. Önceki aracım fiat punto idi 2011 model 34 bin tl'ye almıştık sıfır km. servis müdürüyle ahbap çavuş olmuştuk(çok arıza çıkarıyordu). o söylemişti bir defasında, bu aracın dizel versiyonu 41 bin tl diye..(enflasyona bak 41 bin tl'ye dizel punto varmış 5 sene evvel :/) aracın tüm parçalarının servis fiyatı ile son civatasına kadar toplamışlar üst üste ekleyerek... 252 bin tl çıkmış. yani aracı alırsan 41 bine. toplarsan 252 bine geliyormuş. neredeyse %500 kar her parçadan... servisler biraz da bu sebepten direkt parça değişimine giderler. kaskonuzdan direkt olarak %500 karla alırlar parasını zira ve daha az işçilik süresi tutar toplamda, parçayı düzeltme kaynaklama vs. uğraşmayacakları için...


Ülkemizde değişen veya boyanan parçalara ve hatta sandık motor uygulamalarına karşı hatalı bir tutum sergilendiği konusunda sizinle hem fikirim. Piyasanın nasıl oluştuğu ve insanların nasıl bu hale geldiği konusu ise bir başka konu.

Bizim konumuza dönecek olursak, otomotiv sektörü genel olarak galvaniz kaplamalı sac kullanıyor. Gövde pas garantisine başka türlü kimse giremez.

Boya havuzu ise maalesef modern üretim tesislerinde bulunan bir imalat süreci değil. Bahsettiğiniz veya gördüğünüz olsa olsa daldırma kaplama türlerinden biri olabilir. Boya/vernik işlemi robotlar tarafından her aracın her parçasında aynı kalınlıkta olacak şekilde yapılıyor.

Öte yandan sıvı boyayı lokal de uygulasanız, robotla da atsanız mecburen sprey (püskürtme) yöntemi ile yapmak durumundasınız.

Karbon fiber kısmı da yakın gelecekte imalat süreçlerine dahil edilebilir durmuyor. En azından mevcut otomotiv imalat sürecine kıyasen imal etme işçiliği oldukça yüksek ve standartlaştırmak da zor. Yani doğası gereği seri üretime uyarlanabilir değil.

Hasarsız iken çelikten daha dayanıklı olan karbon fiber parçaların içerisinde minicik bir kesit bile çıkartılmış/kırılmış olursa aşırı kırılgan hale gelmesi ve tamir edilememesi de cabası.

Eu normlarını tutturmak için yakıt tüketiminden ziyade emisyon değerleri öne çıkıyor. Aynı aracı karbon fiber malzeme ile hafifletip daha az yaktırmak pahalı bir çözüm bunun yerine egzozdan çıkan gazın içerisine adblue adı verilen sıvının püskürtülmesi ile hem emisyon değeri aşağı çekiliyor hem de bittikçe tekrar satılan bir kalem daha ürün gamına eklenmiş oluyor. Bir taş iki kuş hesabı :)

Sigorta tarafı ise doğal olarak bizlerin satın aldığı rakamlara parça tedarik etmiyor. Yani yapılan toplama hesap olarak düzgün gözükse bile pratikte o şekilde çalışmıyor. Buna ek olarak sigorta kullanılarak yapılacak parça değişim/onarım kararı servisin yetkili olduğu bir alan değil. Eksper gelip neye karar verirse ona uygun davranmak zorundalar.


Çevrimdışı dehawen

  • Tam Üye
  • ***
    • İleti: 160
    • Profili Görüntüle
Kendi arabam gibi icime oturdu yemin ediyorum. Buyuk gecmis olsun


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi


Çevrimdışı md05

  • Yeni Üye
  • *
    • İleti: 19
    • Profili Görüntüle
geçmiş olsun umarım yapanı bulursunuz


Çevrimdışı Firzen

  • Tam Üye
  • ***
    • İleti: 117
    • Profili Görüntüle

Çevrimdışı Eray Güler

  • Kıdemli Üye
  • ****
    • İleti: 293
    • Profili Görüntüle
Alıntı yapılan: Bilgic;600530
[MENTION=13886]Eray Güler[/MENTION]

Şimdi VAG grubu boyama işlemini şöyle yapıyor. Öncelikle araçlarda parçalar birbirine kaynatılıyor. Daha sonra kapılar eklenip, araçlar astara bulanıyor. Bu astarın rengi gri-krem'dir. Japon arabalarının bazısında bu astarlama işlemi yapılmamaktadır. Daha sonra astarlanan araçlar fırından geçtikten sonra sprey yöntemi ile boyanır, ve verniklenir. Bu tüm markalar için böyledir. Zaten bu yüzden aracı ilk aldığınızda boya değerleri çok küçüktür (mikronmetre düzeyindedir).

VAG grubu astarlama yaptığı için boya değerleri çoğu zaman diğer markalara göre daha yüksektir. Aşağıda Octavia'nın Boleslav fabrikasındaki üretim aşamalarını görebilirsiniz. Bu arada Citigo, Fabia, Rapid ve Octavia bir fabrikada, Yeti ve Superb ise ayrı bir fabrikada üretilmektedir.

https://www.youtube.com/watch?v=vYrsPGTPOoY

Bu da Skoda'nın Kvasiny'deki fabrikasından :) https://www.youtube.com/watch?v=fe9eOe9F2Fw&t=161s


Sonucta boya olmasa dahi astar koruyucu tabakaymis ve boyanma durumunda astar da kazindigi icin ayni hesaba geliyor aslinda... Ama benimde ogrendigim iyi oldu ;)

Alıntı yapılan: -CND-;600549
Ülkemizde değişen veya boyanan parçalara ve hatta sandık motor uygulamalarına karşı hatalı bir tutum sergilendiği konusunda sizinle hem fikirim. Piyasanın nasıl oluştuğu ve insanların nasıl bu hale geldiği konusu ise bir başka konu.

Bizim konumuza dönecek olursak, otomotiv sektörü genel olarak galvaniz kaplamalı sac kullanıyor. Gövde pas garantisine başka türlü kimse giremez.

Boya havuzu ise maalesef modern üretim tesislerinde bulunan bir imalat süreci değil. Bahsettiğiniz veya gördüğünüz olsa olsa daldırma kaplama türlerinden biri olabilir. Boya/vernik işlemi robotlar tarafından her aracın her parçasında aynı kalınlıkta olacak şekilde yapılıyor.

Öte yandan sıvı boyayı lokal de uygulasanız, robotla da atsanız mecburen sprey (püskürtme) yöntemi ile yapmak durumundasınız.

Karbon fiber kısmı da yakın gelecekte imalat süreçlerine dahil edilebilir durmuyor. En azından mevcut otomotiv imalat sürecine kıyasen imal etme işçiliği oldukça yüksek ve standartlaştırmak da zor. Yani doğası gereği seri üretime uyarlanabilir değil.

Hasarsız iken çelikten daha dayanıklı olan karbon fiber parçaların içerisinde minicik bir kesit bile çıkartılmış/kırılmış olursa aşırı kırılgan hale gelmesi ve tamir edilememesi de cabası.

Eu normlarını tutturmak için yakıt tüketiminden ziyade emisyon değerleri öne çıkıyor. Aynı aracı karbon fiber malzeme ile hafifletip daha az yaktırmak pahalı bir çözüm bunun yerine egzozdan çıkan gazın içerisine adblue adı verilen sıvının püskürtülmesi ile hem emisyon değeri aşağı çekiliyor hem de bittikçe tekrar satılan bir kalem daha ürün gamına eklenmiş oluyor. Bir taş iki kuş hesabı :)

Sigorta tarafı ise doğal olarak bizlerin satın aldığı rakamlara parça tedarik etmiyor. Yani yapılan toplama hesap olarak düzgün gözükse bile pratikte o şekilde çalışmıyor. Buna ek olarak sigorta kullanılarak yapılacak parça değişim/onarım kararı servisin yetkili olduğu bir alan değil. Eksper gelip neye karar verirse ona uygun davranmak zorundalar.


Sigorta olayinda bir gariplik var zaten. Aracinizin kaskosu yoksa servise bile goturseniz aracinizi mesela kapiysa problem cikma kapi gonderiyormus sigorta (onun da sebebi senin kapin kullanilmis o sebeple yeni kapi gondermiyorum diyormus) onu bekliyorlarmis. Ancak kaskonuz varsa tamami orjinal parcalardan aracinizi kaskonuz yapip tum maliyeti karsi tarafin sigortasina rücu edebiliyormus. Yani kasko firmaniz sigorta firmasina dis gecirebiliyor ama siz geciremiyorsunuz. Bizzat, buradaki hyundai servis hasar bolum mudurunun bana anlattigi seyler bunlar.

Sayet araciniz bulunmaz hint kumasi tarzi birseyse cikmasini bulmak imkansizsa ozaman mecbur kaliyormus servisinden yenisini ismarlamaya. Mesela aracibiz yeni bir arac ve toplasan trafikte 100 tane bile yok. Dolayisiyla cikmasi da yok. Ozaman mecbur kaliyorlarmis


Çevrimdışı kavih

  • Tam Üye
  • ***
    • İleti: 229
    • Profili Görüntüle
Alıntı yapılan: Eray Güler;600585
Sigorta olayinda bir gariplik var zaten. Aracinizin kaskosu yoksa servise bile goturseniz aracinizi mesela kapiysa problem cikma kapi gonderiyormus sigorta (onun da sebebi senin kapin kullanilmis o sebeple yeni kapi gondermiyorum diyormus) onu bekliyorlarmis. Ancak kaskonuz varsa tamami orjinal parcalardan aracinizi kaskonuz yapip tum maliyeti karsi tarafin sigortasina rücu edebiliyormus. Yani kasko firmaniz sigorta firmasina dis gecirebiliyor ama siz geciremiyorsunuz. Bizzat, buradaki hyundai servis hasar bolum mudurunun bana anlattigi seyler bunlar.

Sayet araciniz bulunmaz hint kumasi tarzi birseyse cikmasini bulmak imkansizsa ozaman mecbur kaliyormus servisinden yenisini ismarlamaya. Mesela aracibiz yeni bir arac ve toplasan trafikte 100 tane bile yok. Dolayisiyla cikmasi da yok. Ozaman mecbur kaliyorlarmis


evet, o çok ilginç bir durum bilmekte fayda var.

önce anlamadım ben de. kasko poliçemde, hasarsızlık durumunun bozulmayacağı maddelerden biri olarak "%100 rücu hakkının kullanılmasına imkân sağlayan durumlar" diyor.

ben de hâliyle şöyle düşündüm, karşı taraf zaten tamamen suçlu olduğunda karşı tarafın sigortası tarafından karşılanıyor bu. bu maddenin amacı nedir, diye düşünmüştüm. hâlâ öyle düşünüyorum tabi amma böyle bir durum var.

kasko sayesinde aracı serviste orjinal parçalarla vs. tamir ettirip, diğer işlerle uğraşmaya gerek olmuyor bu sayede.

peder bey de bir keresinde öyle yapmıştı, şimdi anlıyorum sebebini. kaskoya yaptırılıyor amma sigortadan kendi hesabını kasko tahsil ediyor sonra.


Çevrimdışı smtcglr

  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 1750
    • Profili Görüntüle
Firzen gelişmelerden bizi de haberdar edersen seviniriz :)


Çevrimdışı Firzen

  • Tam Üye
  • ***
    • İleti: 117
    • Profili Görüntüle
Hocam kamera kayıtları elime ulaştı yalnız olayı ihbar edern komşuya ulaşamıyoruz saat aralığı net bilseydik güzel olurdu. Bir de kamera o kadar kötü ki benim duran aracımın plakası bile belli olmuyor ve de kamera vurulan tarafın ters kısmında kalıyor yani geçerken sürtmüşse kamera diğer tarafta kaldığı için belli olmuyor. Komşu da bizim apartmanda değil civarda oturup işe geçerken gören bi kadın. O da kayıplara karışmış durumda. Ne olacak bilmiyorum. 3 ay bekleyip gözüm gibi baktığım araca durduk yere hasar veriyorlar sinirim hala geçmedi Allah belalarını versin

Ek: Şimdi bu şerefsiz olayı inkar ediyor ve biz de kamera kayıtlarından birşey çıkaramazsak ne olacak arkadaşlar? Kaskodan mı yaptıracağım?
« Son Düzenleme: 10 Aralık 2016, 13:42:20 Gönderen: Firzen »


Çevrimdışı smtcglr

  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 1750
    • Profili Görüntüle
Polis onun yalan söyleyip söylemediğini anlar bence


Çevrimdışı Bilgic

  • Nová Fabia III Combi
  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 1325
    • Profili Görüntüle
Öncelikle kamera kaydı net ise polise kendiniz başvurabilirsiniz, ancak anlattıklarınıza göre plaka net değil. Bunun dışında tek seçenek komşuyu bulmanız. Ancak ülkemizde insanlar "şahit yazmasınlar" kafasında olduğundan o kişi ifade vermek istemeyebilir. Komşunuz tamam derse en yakın karakola gidip suç duyurusunda bulunabilirsiniz. Aksi tüm durumlarda sizin kaskodan yaptırmanız gerekecek.
Trafik polisi çağırıp park halinde vurdular diye tutanak tutturdunuz mu?


Çevrimdışı izmirli öğretmen

  • Kahraman Üye
  • *****
    • İleti: 825
    • Profili Görüntüle
kesin bilgi ise onun aracında da hasar vardır  ve belli olur o zaman