Yalnız gözardı edilen bir şey var. Almanya, Hollanda veya İngiltere gibi ülkelerde bizdeki kadar toz toprak yol yok. Bizim filtreler daha hızlı ömrünü yitiriyor olabilir. Siz aracı kullanmasanız da Türkiye gibi toz toprak olan ülkelerde filtreler çabuk yıpranır. Kullanırken de gittiğiniz km'de zaten daha fazla maruziyet var.
En basitinden, benzinin ve mazotun kalitesi konusunda şüpheler var. Şimdi bana, bilimsellik adına rafineri bilgileri vs paylaşacaklar olacaktır. Opet'ten benzin alıp aracı arıza ışığı yakan, bp'den alınca sorun yaşamayan kullanıcılar var. Tam tersi, opet'ten mazot alıp sorun yaşamayan, tp'den alınca sorun yaşayanlar var. Avrupa'da benzinin çeşitleri bizden fazla. Türkiye'deki yakıttan da gurbetçiler memnun kalmayabiliyor. Bu durumda, yakıt filtrenizin ne kadar sürede şişeceğini veya tıkanacağını net söyleyebilir misiniz? Eşit olmayan şartlarda değerlendirme yaparak, Alman 30.000 km dedi, ben de öyle yapacağım demek pek mantıklı değil.
O zaman periyodu uzatıp, ne 10 bin ne 15 bin'i ne de seneliği gözardı edin. Araca 4 sene tek tük binip, ya zaten fazla gitmedik değiştirmeye gerek olmaz diyelim. Geçen galerinin birinde 3500 km'de 2011 model araç gördüm. Siz olsanız aynı yağ ve filtrelerle devam eder misiniz? 9 sene olmuş. Ne triger, ne yağ, ne filtre, ne bakım hiçbir şey yok.
Bu argümana karşılık bazılarımız da garajda 9-10 sene yatıp, sadece akü bağlanıp çalıştırılan Mercedeslerden örnek vereceklerdir. Buyrun denemesi bedava.
Volkan bey;
Tartışmayı uzatmak istemem, ben de fikrimi yazmak isterim.
Siz olayın uç noktalarından bahsederek örnekleme yapmış ve yanlış algılamşsınız konuyu bence.
Bir çok unsurun etkili olacağı sarf malzemelerinden bahsediyoruz.
Türkiye'de çöl iklimi yok ki yollar toz toprak olsun yaw... !!?
Toz toprak yol dediğiniz nedir anlayamadım? Zaten otobanlar boş toprak arazısınden geçiyor. Bu Avrupa'da da öyle, Türkiye'de de.
Türkiye'de son 15-20 yılda çok fazla duble otoyol yapıldı, çoğu da otoban niteliğinde.
Aracın sürekli tarla veya orman içinde yürümesi başka, otoban ve şehirler arası duble yolda yürümesi başka.
Sizin görüşünüze saygılıyım, ancak Avrupa yollarında daha az toz var konusu efsane oldu artık. Mantığa ve evrensel doğrulara ters, otoban ve duble yolda toz ne gezer?
Ben aracımı genelde otoban veya şehir içi kullanırım, yılda 2-3 defa piknik amaçlı orman gibi yerlere gideriz günlük. Yıllık (8-9bin km) bakım yaptırırdım hep. Çıkan hava filtrelerin rengi bile değişmemiş oluyor, bırakın tozlanmayı.
İçim sızlıyor o hava filtrelerini görünce.
Benzin ve mazot kalitesine gelince, örnekleme kimyasal ve tortulaşma analızi yapmadan, hiç kimse yakıtın kalitesini tartışmamalı bence. Ben tartışmıyorum, ancak çok da kalitesiz yakıtımız olduğunu sanmıyorum. Akaryakıtımız çok kaltesiz olsaydı, yol kenarlarında filtresi tıkanmış ve arıza yapmış arabalar olurdu muhakkak, öyle değil mi?
Tekil olarak bazı benzinliklerin depolarında tortu, pislik ve pas gibi şeyler biriktikçe yakıt kalitesi bozulur. İşlek ve kaliteli akaryakıt istasyonlarında sorun yaşanacığı sanmıyorum. Ayrıca aldığımız ürünün ne kadar saf olduğunu, tedarikçi veya perakendecilerin dürüstlüğü de tartışılır.
Zaten yakıt filtresi 2 peryodikte değişiyor. yani 30bin km'de değişiyor.
Türkiyede'ki gurbetçiler, her şeyin ucuzunu sever. Ben şahsen hiç bir almancının yorumuna inanmıyorum. Şimdi Türkiye'de 1 euro'dan çok daha düşük bir fiyata 1 litre yakıt alınıyor, siz inanıyor musunuz gurbetçilerin burdan fullemeden gittiğini? Ben inanmıyorum !!
15-17 yıl kadar önce, Bulgaristan'da akaryakıt çok hesaplıydı, ayrıca gümrük/sınırlarda KDV'siz yakıt satılıyordu. Gurbetçiler hep ordan alırdı akaryakıt. Ben o yıllarda çok defa sınırda şahit oldum bu olaylara. Yakıt alırken gurbetçiler arabaların arka taraflarını sallıyorlardı ki daha çok yakıt alsın.
O yıllardan kalan bir safsatadır bu "Türkiye'de akaryakıt" kötü.
Aslında kötü değildi, pahalıya geliyordu eskiden almancılara.
Bundan dolayı gurbetçilerin yorumlarını bence göz ardı edin siz.
Galerideki 2011 model araç-3500km çok uç bir örnek, bunu örnek göstermeniz çok saçma olmuş, siz de farkındasınızdır. Biz o örnekleri savunacak değiliz, kabul edilir örnekler değil.
Bizim tartıştığımız 1 yıl şartının ve 15k km şartının göreceli olduğu ve bizim ülkedeki şartların, avrupadan çok farklı olmadığıdır.
12 ay yerine, 15 ay sonra bakıma gidilince örneğin, aracın garantı dışı kalacak bir durum oluşmaz. Yağ denilen şey, öyle 1-2 yılda bozulacak veya "suya dönüşme" hali yoktur. Kullanılmış ve 4-5 yıl üstü yatmış yağların yağlama özelikleri bozulur elbette ki. 9 yıl da çok uzun bir süre, ancak o yağ yine de "suya dönüşmez" bu kadar sürede.
Bunlar da benim düşüncelerim.