bana mail gelen fıkraları sizlerle paylaşayım beraber gülelim dedim:D
> Temel, Dursun'u da almış yanına, atlamış Renault 12'sine, para
> kazanmaya İstanbul'a gelmişler.
> İstanbul'da avare avare dolaşırken bir dükkan görmüşler:
> Pantolon - 5 TL
> Gömlek - 2,5 TL
> Palto - 10 TL
> Temel'de şimşek çakmış !
> "Ula Tursun, bu fiyatlar harika, biz şimdi burdan 100 tane pantol, 100
> tane gömlek, 10 tane palto alsak, Trabizon'a dönsek, bunları en az 3
> katı fiyatına satar zengin oluruz daaa...."
> Dalmışlar dükkana...
> Temel hemen atılmış:
> "Bana 100 tane pantol, 500 lira eder, 100 tane gömlek, 250 lira eder,
> 10 tane de palto, 100 lira eder...", "Alın şu 850 lirayı yükleyin
> arabaya !" demiş.
> Dükkan sahibi sormuş:
> "Siz Laz mısınız yoksa ?"
> Temel bozulmuş:
> "Nerden anladın daaa ?"
> Dükkan sahibi gülümseyerek yanıtlamış:
> "Kardeşim bakmadınız mı ? Burası Kuru Temizleme Dükkanı !"
______________________________________________________________
Temel cok guzel bir Rus kadiniyla evlenen Dursun'un karisina kafayi takmis.
Ne yapsamda bu kadinla birlikte olsam diye ici icini yiyormus. Bir gun Temel
dayanamayip Eva'nin yanina gitmis;
Temel: -Senden cok hoslandum seninle birlikte olmak istiyrum demis:
Eva: -Hay hay neden olmasin? ama 100 dolarini alirim.
Temel: -Tamam o zaman ben hemen para ayarlayayum daa...demis
Eva: -Musait olunca ben seni ararim gelirsin demis. Ertesi gun Eva, Dursun
ise gittikten sonra Temel'i aramis; ve Temel'e 100 dolarin hazirsa hemen gel
demis.
Temel: -Hazir hazir hemen geliyrum demis, Temel 100 dolari Eva'ya verdikten
sonra isi bitirmisler ve Temel evden cikip gitmis.
Aksam Dursun eve geldiginde; Hanum Temel bugun ha buraya geldi mi ?
Eva: -Seyyyy...geldiiii Dursunnnn.....
Dursun: - Peki sana 100 dolar verdi mi?..
Eva: -Seyyy Dursunnnn beni dinleee...seyyyy verdiiiii......
Dursun: -Temel sabah kostur kostur yanima geldu, Dursun baa acil 100 dolar
lazim ogleden sonra size ugrar yengeye birakirum dedi....Ula bu Temel cok
durust adam ya...
_________________________________________________________________
Temel bir gün otoyolda seyir halindeyken keyiflenmiş otomobilinin radyosunu açmış.
Bir süre sonra radyodan acil bir anons geçmiş.
Radyodaki ses: "Tüm sürücülerin dikkatine; otoyolda ters yönde ilerleyen bir araç vardır!"
Temel anonsu duyar duymaz sinirlenmiş kendi kendine bağırarak söylenmiş:
"Ne birisi uşağum, ne birisi; HEPSİ daa HEPSİ!
bombayı sona sakladım:D:D
onniki yaşındaki olan ondört yaşındaki amcaoğluna soruyor:
- Abi ablam nişanlanıyor biliyorsun...
- Yaz sonu nikahı varmış, bizim evde de konuşuyorlardı.
- Ben sana bir şey sormak istiyorum...
- Söyle...
- Bu nişan dedikleri ne? Evde sordum, 'Eh evlenecekler işte' diyorlar ama nişanlanınca ne oluyor, onu anlayabilmiş değilim.
- Hm... Zor soru, bak ben sana bir örnekle anlatayım...
- Dinliyorum.
- Diyelim ki Şubat'ta yarıyıl karnesini aldın, hepsini pekiyi getirdin. Sana bir bisiklet alıyorlar ve 'Haziran'da bütün dersleri pekiyi getir, sınıfı geç, bu bisiklet senin' diyorlar. işte şubat ile Haziran arasındaki o süre var ya, bisiklet senin ama binemiyorsun; o süreye 'nişanlılık dönemi' deniyor.
- Haa şimdi anladım, bisikletin var, evde duruyor; sen ona bakıyorsun o sana bakıyor; ama binemiyorsun ta ki sınıf geçene kadar. Peki dokunmaya izin var m?
- Vallahi onu ben de tam bilemiyorum; binmek kesinkes yasak da, galiba ziliyle oynayabiliyorsun!.