Sabah işe giderken yolda çalışma vardı. Gelirken de geliş yönüne geçmişlerdi.

Bekçinin eşi sağ olsun bize iyi bakıyor. Hemen yeşil çayımız geldi. Tajikistanda bir söz varmış : "Erkekler yeşil çay içer" diye. Yeşil çay tansiyonu düşürdüğü için genelde bayanlar siyah çay içiyormuş.

Cuma namazına Mevlana camisine gittik. Abdest alan insanlar.

Tabi öncesinde Tahorathonaya gitmek gerekiyor.

Sıra bekleyen insanlar.

Küçük taşlar. Ne işe yaradığını tahmin etmeyen yoktur herhalde.

Muhtemelen bu kısım küçük için. Kanal bütün hücreleri seri geçmesine rağmen hiç katı madde geçmedi.

Mevlan Yaqub-i Çarhi'nin mezarı


Minare.

Caminin muhtemelen yazlık kısmı. Avlunun önünde ve kıble yönünde böyle bir yapının olmasından bu anlam çıkıyor.

Bizim yıllardır çözemediğimiz altyapı sorununu Tajikler böyle çözmüş. :kiki:


Caminin önünde müşteri bekleyen balıklar.

Bunun ne olduğunu çözemedim. Satıcı baltanın arkasıyla vurarak kırıyor. Müşterilerin tadına bakmasına bakılırsa yenilecek birşey olabilir.

Tahta çanaklar.

Cami çıkışı "Çikuri" satan bir amca. Dağda yetişen bir otmuş. Ne kadar yüksek dağlardan toplanırsa o kadar lezzetli oluyormuş. Ayrıca kökünün uzun olması için koparmadan boru takıyorlarmış. Güneşi görmek için boyu daha uzun oluyormuş.

İnşaat ama bir eksik var gibi.

Aslında "Yediğin içtiğin senin olsun gördüklerini anlat" derler ama çikuri güzel birşey. Ekşi bir tadı var. Ama yedikten sonra sindirimi hızlandırıyor.

Buda Türkiye'de göremeyeceğim birşey.

Bu resime bakarsanız sıradan bir görüntü ama keşke bizim ülkemizdede böyle olsa. Işık yok, sadece sıradan bir yaya geçidi. Yaya gelen araçlara aldırmadan karşıdan karşıya geçebiliyor. Hatta geçerken elinden geldiği kadar ağır hareket ediyor.
